Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası, 2021-2022 eğitim öğretim yılında okulların yüz yüze eğitime başlaması ile birlikte, eğitimdeki sorunları ortaya koymak, sağlıklı ve güvenli bir ortamda tam zamanlı, kesintisiz, yüz yüze eğitim için alınması gereken önlemlerle ilgili raporu kamuoyu ile paylaştı. Pandemi sürecinde 2021-2022 eğitim öğretim yılının başlamasına ilişkin çeşitli değerlendirmelerde bulundu. Eğitim-Sen Genel Merkezi'nde düzenlenen basın toplantısında konuşan Eğitim-Sen Genel Başkanı Necla Kurul, 'Yeni eğitim öğretim yılı, salgınla ilgili kaygılar, aşı ve test tartışmaları, LGS sonrası istediği okul türüne yerleşemeyenler, kalabalık sınıflar, öğretmen açıkları, özel-devlet arasındaki uygulama farkları gibi bir dolu sorunun gölgesinde başlıyor. Eğitim öğretim yılı Kovid-19 salgının gölgesinde açılırken, okulların salgın koşullarına karşı tedbirlerde hazır olduğunu söylemek mümkün değildir. Kovid-19'un pandemi olarak ilan edildiği Mart 2020'den bugüne dünyanın pek çok ülkesinde sağlık ile birlikte eğitim sorunları öncelikli olarak ele alınırken öğrencilerin salgın sürecinden en az etkilenmesi için tedbirler alınmış, çok sayıda ülke okulları açık tutabilmek için büyük çaba sarf etmiştir' diye konuştu. 'MEB'in almış olduğu yüz yüze eğitim kararı doğru olmakla birlikte, okulların açılması sürecinde gerekli hazırlıkların yapıldığını söylemek mümkün değildir.' diyen Kurul sözlerini şöyle sürdürdü: 'Okuldan okula değişen hijyen ve sosyal mesafe koşullarının sağlanması gerekmektedir. Her bir okulun ortak kullanım alanlarının, özellikle sınıfların ve tuvaletlerin temizlik ve hijyen koşulları, okul ve şube bazında öğrenci sayısı, öğrenciler arasındaki fiziksel mesafeyi korumak için yeterli alan olup olmadığı, okul servislerinin durumu, öğretmenlerin aşı durumu vb gibi gelişmeler, eğitim-öğretimin sağlıklı koşullarda gerçekleştirilebilmesi açısından son derece önemlidir. En az bunun kadar önemli olan bir diğer nokta ise okulların açılmasıyla öğrencileri, öğretmenleri, eğitim personellerini, velileri ve toplumu hangi şartlarda bir eğitim öğretim sürecinin beklediğidir. Okulların bütçesi ve fiziki altyapısı, yüz yüze eğitimin sağlıklı yapılabilmesi açısından büyük önem taşımaktadır. Okulların öğrenci sayısı, sınıf mevcutları, yerleşim yerinin nüfus yoğunluğu, fiziki altyapının yeterliliği gibi pek çok faktör okulların açılması sonrasındaki sürecin sağlıklı yürütülmesi açısından önemlidir. Sınıfların geniş olduğu ve sıralar arası mesafelerin ayarlanabildiği okullar ile kalabalık sınıf mevcudu olan ve ödenek (bütçe) sorunu yaşayan okulları aynı değerlendirmek mümkün değildir. Okulların açılması kararının Kovid-19 ile mücadele için alınan sağlık tedbirleri ile uyumlu olması ve öğrencilerin, eğitim emekçilerinin ve ailelerin sağlığını korumak için tüm tedbirlerin alınabilme ve uygulanabilmesi için gerekli hazırlıkları yapılması önceliklidir.'

OKULLAR YÜZ YÜZE EĞİTİME NE KADAR HAZIR?

Okulların 1.5 yıldır kapalı olduğunu hatırlatan Kurul, sözlerini şöyle sürdürdü: 'Türkiye'de salgın nedeniyle 1,5 yıldır okullar kapalıdır. Bu süre zarfında sendikamızın tüm çağrılarına rağmen okulların fiziki altyapı sorunları giderilmemiş, derslik sayısı ihtiyaç oranında arttırılmamıştır. Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer 'Okullarda gerekli önlemleri aldık' ifadesini kullansa da, Türkiye çapında okulların önemli bir bölümünün salgın koşullarına uygun hale getirilmediği, gerekli altyapı hazırlıklarının yapılmadığı bilinmektedir. Her eğitim ve bilim emekçisi, eğitimin yüz yüze olması gerektiğini bilmekte, acil uzaktan öğretimle daha fazla eğitim sürdürülemeyeceğini görmektedir. Ancak salgın koşullarında okulları açmak ve yüz yüze eğitimi sağlıklı şekilde yapılmasını sağlamak için gerekli hazırlıkların çok önceden yapılması gerektiği de açıktır. Sınıfların düzenli olarak havalandırılması, okul içinde ortak kullanım alanlarının temizliği, bahçe ve açık alan düzenlemelerinin yapılması, öğrenci giriş çıkışlarının düzenlenmesi ve sınıf mevcutlarının azaltılması konusunda gerekli adımların atılmadığı görülmektedir. Nüfus yoğunluğu fazla olan bazı bölgelerde ilkokul sınıflarının 50'yi aşma riski bulunmaktadır.' Uzaktan eğitimle okuldan kopuşlara dikkat çeken Kurul, 'Uzaktan eğitim nedeniyle okuldan kopuşların en fazla yaşandığı Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da durum çok daha vahim boyutlara ulaşmıştır. Uzaktan eğitimle birlikte bölgede eğitimdeki eşitsizlik daha da artmış, uzaktan öğretime öğrencilerin önemli bölümü ekonomik nedenler, teknik altyapı yetersizliği ve bilgisayar, tablet, telefon gibi malzeme eksikliği nedeniyle erişememiştir. Özellikle okul çağında birden fazla çocuğun bulunduğu ailelerde eğitime erişimde ciddi sorunlar yaşanmıştır. Mevsimlik işçi olarak çalışan çocuklar okullar açılsa bile eğitime ulaşmada sorun yaşayacaktır. Bütün bunların yanı sıra aşılama oranının düşük seyrettiği illerde salgın riski devam etmektedir. Okullaşma oranının düşük olduğu ve eğitime erişimde sorun yaşanan bölge illerinde, okullarda yüz yüze eğitime dair gerekli tedbirlerin alınmadığı görülmektedir. Bölge illerinde vaka sayıları hızla artarken, kalabalık sınıf sorunu ve fiziki altyapı eksiklikleri varlığını sürdürmektedir. Okullara gerekli ödeneğin gönderilmemesi nedeniyle eğitimin bütün yükü öğrenci velilerinin üzerine yıkılmaya başlanmış, kayıt parası başta olmak üzere, velilerden çeşitli adlar altında para toplanmaya başlanmıştır.' diye konuştu. Okulların belirsizlikklerle açıldığını anlatan Kurul, 'Salgın nedeniyle uygulanan uzaktan öğretim ile ilgili sorunların çözümü için gerekli adımların atılmaması ve eğitim alanında yaşanan yapısal sorunlara kalıcı çözümler üretilmemesi nedeniyle bu yıl da okulların büyük bir belirsizlikle açılmaktadır. Eğitime erişimde yaşanan sorunlar başta olmak üzere eğitimde dayatmacı politikaların sürmesi nedeniyle öğrencilerin ve öğretmenlerin mutsuz olduğu, eğitim sürecinde farklı dil, kimlik ve inançların dışlandığı, eğitimin zaten sorunlu olan niteliğinin daha da kötüleştiği, öğretmenlerin esnek, güvencesiz ve angarya çalışmaya zorlandığı bir eğitim sisteminin başarılı olması mümkün değildir. Kamusal eğitim, siyasal iktidarın ve bir bütün olarak devletin ekonomik ve demokratik talepleri karşılaması için zorlandığı, eğitim hizmetinin herkes için eşit, parasız, nitelikli ve ulaşılabilir olmasını ifade eden bir kavramdır. Bir ülkede herkesin eşit koşullarda yararlanabileceği bir eğitim hakkından bahsedebilmek için eğitimin fiziksel ve ekonomik yönden de erişilebilir olması gerekir. Eğitime erişim hakkını düzenleyen her türlü ulusal/uluslararası yasa/sözleşme, devletlere bu hakkın ayrım yapılmaksızın sağlanması yükümlülüğünü getirmektedir. Her geçen gün daha fazla piyasa ilişkileri içine çekilen, okul öncesinden üniversiteye kadar bilimin ve laikliğin değil, milliyetçiliğin, ayrımcılıkların ve inanç istismarının referans alındığı bir eğitim sisteminde eğitim ve bilim emekçileri olarak kamusal, bilimsel, demokratik, laik ve anadilinde eğitim hakkı için mücadelemizi sürdüreceğimiz bilinmelidir' dedi.

EĞİTİM-SEN TESPİTLERİ

Kurul, sendikanın yaptığı tespitleri ise şöyle sıraladı:

• MEB bugüne kadar seyreltilmiş sınıf uygulamasına ilişkin olarak nasıl bir hazırlık içinde olduğunu, kaç yeni derslik yaptığını açıklamamıştır. Sınıfların havalandırılması için kış aylarını da dikkate alan bir pencere sisteminin tüm sınıflarda hayata geçirilip geçirilmediğine dair bir açıklama da söz konusu değildir. Eğitim bileşenleri yaz aylarında okullarda böyle bir çalışma olmadığını gözlemlemiştir. Bu eksikliklerin hızla giderilmesi gerekmektedir.

• Okullarımızın büyük bir çoğunluğunu oluşturan kalabalık okullarda, öğrenci ve öğretmen tuvaletlerinde gerekli genişletmenin ve lavabo sayılarının arttırılıp arttırılmadığının bilgisi mevcut değildir. Öğretmen odalarının en azından ikiye çıkarılması yönünde bir hazırlık da yoktur. MEB okullara kaynak göndermeli ve ivedilikle bu düzenlemeler yapılmalıdır.

• Maske, sabun ve diğer hijyen malzemeleri konusunda okullarımızda ne düzeyde bir hazırlık yapıldığı, bu malzemelerin temininin birçok konuda olduğu gibi yine velilerimizin sırtına mı yükleneceği konusu muğlak durumdadır. MEB bu konuda kamuoyunu bilgilendirmek zorundadır.

• Okullarımızda sağlıklı bir ortamın düzenli bir şekilde oluşturulması için yardımcı personel olarak çalışan arkadaşlarımızın görevlendirmeleri hala yapılmamıştır. Yıllardır kadrolu yardımcı personel alımı yapılmamakta ve ihtiyaçlar İŞKUR üzerinden geçici görevlendirmelerle geçiştirilmektedir. Birçok okulumuzda velilerimiz ekonomik yük altına girmek zorunda kalmaktadır. Tüm okullarda temizlik görevlisi yardımcı personel hemen göreve başlamalıdır.

• Seyreltilmiş sınıf uygulaması tam anlamıyla hayata geçirildiğinde öğretmen ihtiyacı ciddi düzeyde artacaktır. Zaman zaman temaslı veya hasta olabilecek öğretmenlerimizi de düşündüğümüzde öğretmen ihtiyacının giderilmesi için, bir an önce ve en az 100 bin öğretmen atamasının yapılması önemlidir. MEB'i ek öğretmen atamaları konusunda bir an önce açıklama yapmaya çağırıyoruz.

• Taşımalı eğitim sistemine son verilerek köy okullarının açılması gerekmektedir. Salgın sürecinden olumsuz etkilenen öğrenci ve eğitim çalışanlarının psikososyal açıdan desteklenmesine yönelik çalışmalar yapılmalı, MEB bu süreci başta TTB olmak üzere, eğitim örgütleri, sendikalar ve veliler ile sürekli iletişim halinde yürütmelidir.

• Salgına karşı alınan önlemlerin ve ayrılan kaynağın şeffaf bir şekilde MEB tarafından açıklanması gerekmektedir. Okul terkleri, öğrenme kayıpları, dezavantajlı grupların kayıplarının telafisi için müfredat dahil olmak üzere salgının eğitime etkileri tüm boyutlarıyla değerlendirilmeli ve bu kayıpların giderilmesi için MEB'in acilen gerekli adımları atması gerekmektedir.

• Pandemi koşullarında 40 dakikalık ders sürelerinin azaltılması için eğitim emekçilerinin de görüşleri alınarak gerekli düzenlemeler yapılmalıdır.

• Okul öncesi öğretmenleri günde 6 ders ve 300 dakika blok ders yapmakta ve bu öğretmenlerin teneffüs hakkı bulunmamaktadır. 50 dakika olan ders sürelerinin azaltılması ve okul öncesi eğitim emekçilerinin de görüşleri alınarak teneffüs haklarının düzenlenmesi, pandemi koşulları dikkate alındığında aciliyet kazanmaktadır. MEB'i bu konuda bir an önce somut adımlar atmaya çağırıyoruz.

• İmam hatip okullarının çoğunda kontenjanlar boştur. Öğrenci sayısı az olan imam hatip okulları kalabalık sınıf mevcutlarının seyreltilmesi için yeniden düzenlenmeli, ihtiyaç fazlası imam hatipler akademik okullara dönüştürülmelidir

Editör: Haber Merkezi