Eğitim Sen ve Özel Sektör Öğretmenler Sendikası, Meclis Genel Kurulunda 1 Şubat tarihinde görüşülecek Öğretmenlik Meslek Kanunu Tasarısına dair Eğitim Sen Genel Merkezinde ortak açıklama yaptı. Açıklamada 'Öğretmenleri farklı statü ve maaş uygulaması üzerinden bölmeye ve ayrıştırmaya yol açacak böylesi bir düzenlemeyi kabul etmemiz mümkün değildir' denildi.

Açıklamada konuşan Eğitim Sen Genel Başkanı Nejla Kurul, 'Öğretmenler için düşünülen iyileştirmeler, tüm eğitim ve bilim emekçilerinin çalışma ve yaşam koşullarının iyileştirilmesiyle birlikte ele alınmalıdır. Tasarı seçim yatırımından başka bir şey değildir' dedi. Kurul, Milli Eğitim Bakanlığının (MEB), eğitim emekçilerinin ekonomik, sosyal, mesleki ve özlük sorunlarına tamamen piyasacı ve rekabetçi bir mantıkla yaklaştığını söyledi. Tasarının, muhataplarının bilgisi dışında ve kapalı kapılar ardında hazırlandığını vurgulayan Kurul, düzenlemenin meslek kanunu niteliği taşımadığını belirtti. Kurul, 'Sadece birinci derecedeki öğretmenlere verilecek olan 3600 ek gösterge başta olmak üzere, ekonomik düzenlemelerle ilgili maddelerin 15 Ocak 2023 tarihinden sonra yürürlüğe girecek olması, çalışmanın seçime yönelik olduğunu açıkça göstermektedir. Öğretmenler için düşünülen iyileştirmeler, tüm eğitim ve bilim emekçilerinin çalışma ve yaşam koşullarının iyileştirilmesi ile birlikte ele alınmalıdır' dedi.

'MESLEK KANUNU KAMU ÖZEL AYRIMI YAPMAZ'

Kurul, tasarıda özel okul, kurs, özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinde öğretmenlik yapan öğretmenlerin ekonomik ve sosyal hakları, ücret ve çalışma koşullarıyla ilgili hiçbir düzenleme bulunmadığına dikkat çekti. Kurul, meslek kanununun kamu özel ayrımı yapmadan o mesleği icra eden herkesi kapsaması gerektiğini ifade etti.

'ÇOK SAYIDA ÖĞRETMEN KAYIT DIŞI ÇALIŞTIRILIYOR'

Kurul, 'Ceza ve yaptırımlarda 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'na, çalışma koşulları açısından İş Kanunu'na, görev tanımı bakımından ise 5580 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu'na tabi olarak çalıştırılan özel okul, kurs ve özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerindeki eğitim emekçileri belirsiz, keyfi ve sömürünün derinleştirilmesinin önünü açan çalışma koşullarıyla karşı karşıyadır' dedi. Kayıt dışı çalışmaya da dikkat çeken Kurul, kayıt dışı çalışan çok sayıda öğretmenin ağır sömürü koşulları altında çok uzun çalışma saatleri, düşük ücretler ve güvencesizlikle boğuştuğunu söyledi. Kurul, birçok kurumda kayıt dışı çalıştırılmalarının önemli eğitim sorunlarından biri olduğunu da ifade etti.

'TORPİL ÜZERİNDEN YAYGIN BİR AYRIMCILIK YAŞANABİLİR'

'Adaylık sınavının kaldırılması bir müjde olarak sunuluyor' diyen Kurul, sınavın işlevinin bir değerlendirme komisyonuna devredilmesinin, mülakat-torpil uygulaması üzerinden yaygın bir ayrımcılığa sebep olabileceğini vurguladı. 'Nitelikli öğretmen/niteliksiz öğretmen' algısı yaratılmasının, öğretmenlik mesleğinin saygınlığının daha da düşmesine sebep olacağını belirten Kurul, bu durumun veli, okul idaresi ve öğretmenler arasında gerilim yaratacağına da değindi. Kurul, 'Öğretmenleri farklı statü ve maaş uygulaması üzerinden bölmeye ve ayrıştırmaya yol açacak böylesi bir düzenlemeyi kabul etmemiz mümkün değildir' dedi.

'SÖZLEŞMELİ ÖĞRETMENLERE TAYİN HAKKI YOK'

'Öğretmenlik Meslek Kanunu gündeme geldiğinde Cumhurbaşkanı, 'Kadrolu ve sözleşmeli öğretmenler arasındaki ayrımı kaldırıyoruz' demesine rağmen bu yönde bir düzenleme yapılmadı' diyen Kurul, konuşmasını şöyle sürdürdü: 'Mevcut teklifte sözleşmeli kadrolu ayrımı kalkmadığı gibi, sözleşmeli öğretmenlere sadece 'sağlık ve can güvenliği' durumunda tayin hakkı tanınmış, yıllardır ciddi bir sorun olarak devam eden eşi özel sektörde çalışan sözleşmeli öğretmenlere tayin hakkı verilmemiştir.' Kurul, 'Siyasi iktidar eğer bir meslek kanunu yapmakta samimi ise yapması gereken tek şey öğretmenlik mesleği açısından uluslararası düzeyde kabul gören en önemli belge olan 'Öğretmenlerin Statüsüne İlişkin Tavsiye Kararı'na uygun bir düzenleme yapmaktır' dedi. Kurul, ILO ve UNESCO ortak belgesi olarak 5 Ekim 1966 yılında kabul edilen ve Türkiye tarafından da onaylanan tavsiye kararın, öğretmenlerin toplumsal statüsüne yönelik bugüne kadar atılmış en önemli ve kapsamlı adım olduğuna dikkat çekti ve 'Bu metin dikkate alınmadan hazırlanan bir meslek kanununu kabul etmemiz mümkün değildir' dedi. Kurul, ayrıca nitelikli bir eğitim için öğretmenler kadar emeği olan idari ve teknik personel, yardımcı hizmetliler sınıfı ve 4b statüsünde çalışan eğitim emekçilerinin hakları ve taleplerinin de dikkate alınması gerektiğine dikkat çekti.

Editör: Haber Merkezi