Milli Eğitim Bakanlığı'nın (MEB) önümüzdeki 5 yıla yönelik hazırladığı 2019-2023 Stratejik Planı'nın ardından Eğitim Sen 'MEB Stratejik Raporu'nu yayımladı. Rapora göre, MEB'in gelecek 5 yıl için öngördüğü hedeflerinin, iktidarın eğitim alanındaki siyasal-ideolojik hedefleri doğrultusunda hazırlandığı ifade edilerek şöyle denildi: 'MEB'in 2019-2023 Stratejik Planı, bütün stratejik planlar gibi, MEB'in eğitim alanındaki çalışmalarını kamu hizmeti yürüten bir kamu kurumu olmaktan çok 'ticari şirket' mantığı ile ele alındığını göstermektedir. Stratejik Plan'da kullanılan dil ve ifadelerden, büyük ölçüde 'kar amacı' ile kurulmuş şirketleri andırırken, 'kamusal eğitim' ifadesi tamamen dışlanarak, eğitimde yaşanan 'piyasa' ve 'inanç' merkezli dönüşüm sürecinin hızlandırılacağı anlaşılmaktadır.' MEB'in planında eğitime ilişkin hedeflerden çok iktidarın ihtiyaçlarının dikkate alındığı belirtilen raporda, 'Toplum temelli kurum ifadesi Diyanet İşleri Başkanlığı'na bağlı 4-6 yaş kurslar, dini vakıf ve dernekler ve belediyeler tarafından açılan kreşleri kapsamaktadır. Toplum temelli kurumlar ilk kez 2015-16 eğitim-öğretim yılında MEB istatistiklerine dahil edilirken, o tarihten bu yana erken okul öncesi eğitimde öğrenci sayısını en fazla artan kurumlar olmuşlardır.' Rapora göre, 2015-2016 eğitim öğretim yılında Diyanet İşleri Başkanlığı'na bağlı dini vakıf ve derneklere ait 692 okul öncesi eğitim kurumunda 4-6 yaş grubunda 21 bin 20 çocuğun eğitim gördüğü belirtildi. 2018-2019 eğitim öğretim yılında ise kurum sayısı 2 bin 560'a öğrenci sayısı 94 bin 817'ye çıktığı açıklandı. Raporda Diyanet ile dini vakıf ve derneklere ait olan okul öncesi eğitim kurumu sayısı son dört yılda 3,7 kat, öğrenci sayısı ise 4,5 kat arttığına yer verildi.

'EĞİTİM BÜTÇESİ ÖĞRENCİ VE VELİLERİN SIRTINA YÜKLENDİ'

İkili eğitim yapan eğitim kurumlarının oranının 2018 yılında yüzde 33,83 olduğu vurgulanan raporda, 2019 sonu hedefi ise yüzde 29 olarak belirlendiğinin altı çizildi. Ancak 2020 yılında 4+4+4 sistemi nedeniyle lise çağındaki öğrenci oranının artması beklendiğinden MEB'in beklediği ikili eğitim oranı gerçekçi bulunmadı. MEB'in eğitim bütçesinin öğrenci ve velilerinin sırtına yıkılmasına neden olacağına değinilen raporda, şu ifadelere yer verildi: 'MEB, yıllardır eğitimin kamusal niteliğini tamamen ortadan kaldırmaya çalışırken, öğrenci ve velileri açıkça özel okullara yönlendirme politikasında ısrar etmekte, bu durum rakamlara da yansımaktadır. Özellikle 4+4+4 dayatması sonrasında, velilerin ekonomik koşullarını zorlayarak çocuklarını özel okullara gönderme oranı belirgin bir şekilde artmıştır. MEB'in 2019-2023 Stratejik Planı'na göre özel öğretimin payı eğitim kademelerine göre artmaya devam edecektir.'

'KAYGILARIMIZ ARTIYOR'

Raporda şu ifadelere yer verildi: 'MEB'in 2019- 2023 Stratejik Planı'nda, Türkiye'deki öğrencilerin ağırlıklı çoğunluğunun tercih ettiği 'Anadolu lisesi' ibaresinin hiç geçmemesi, ama sınavsız öğrenci alan diğer iki kurum olan imam hatipler ve meslek liselerinin ayrı bölümler olarak ele alınmış olması dikkat çekicidir. Bu durum, MEB'in Anadolu Liseleri ile ilgili ileride nasıl bir tasarrufa gitmek istediği konusundaki kaygılarımızı arttırırken, akademik liselerle ilgili atılması planlanan adımlar konusunda yeni soru işaretleri yaratmaktadır. Yapılması gereken, öğrencilerin tercihlerine paralel olarak Fen ve Sosyal Bilimler liselerinin sayılarının arttırılmasıdır. MEB'in ifadesinin aksine bugün sorun olan bu okul türlerinin yetersiz oluşudur.'

'SERMAYENİN ÇIKARLARI GÖZETİLİYOR'

Raporda, AKP'nin mesleki teknik eğitimde attığı adımların öncelikli olarak sermayenin çıkarlarını gözettiği ileri sürüldü. Raporda, MEB'in 5 yıllık hedeflerinde eğitim sistemi ve okulların piyasa mekanizması ile uyumlu nesiller yetiştirmek olduğu belirtildi. Mesleki eğitimin giderek patronların, sermaye sahiplerinin insafına bırakıldığı, mesleki eğitim alan öğrenci ya da çırakların ucuz iş gücü olarak görüldüğü ifade edilen raporda şöyle denildi: 'MEB 2019-2023 Stratejik Planında mesleki ve teknik eğitim ile hayat boyu öğrenme sistemlerinin, piyasanın ihtiyaçlarına göre yeniden düzenlenmesi, özel sektörün mesleki eğitimde planlama ve uygulanma süreçlerine katkısının daha da güçlendirilmesi hedeflenmektedir. MEB'in Mesleki eğitime ilişkin 5 yıllık hedefleri kısaca şu şekildedir; Mesleki ve teknik eğitim ve hayat boyu öğrenme sistemleri toplumun ihtiyaçlarına ve iş gücü piyasası ile bilgi çağının gereklerine uygun biçimde düzenlenecek, mesleki ve teknik eğitim-istihdam-üretim ilişkisi güçlendirilecek, OSB'lerde bulunan mesleki ve teknik ortaöğretim kurumu sayısının 70'ten 90'a çıkarılacak, özel sektörle işbirliği kapsamında yapılan protokol sayısı 45'ten 95'e çıkarılacak. Mesleki eğitim üzerinden işletmelerde öğrenciler birer işçi gibi çalıştırılmakta, emekleri sömürülmekte, aynı işi yaptıkları kişilerden çok daha az ücretler almaktadırlar. Türkiye'de kapitalizmin gelişimine paralel olarak ortaya çıkan sınıfsal farklılaşmanın genelde eğitim, özellikle mesleki eğitim üzerinden daha da derinleştirilmesi söz konusudur.'

'PLANLAR GERÇEKÇİ DEĞİL'

'MEB'in görevinin çocuk ve gençleri insanlığın ortak evrensel değerleri doğrultusunda yetiştirilmesi' olduğu ifade edilen raporda şu ifadelere yer verildi: 'Stratejik Plan'da 2019-2023 yılları arasında tahmini olarak 367 milyar 538 milyon TL kaynak ihtiyacı belirlenmiştir. Bir önceki Stratejik Plan'daki (2015- 2019) kaynak miktarının 381 milyar 200 milyon TL olduğu dikkate alındığında, beş yıl öncesine göre daha az bir harcama miktarının belirlenmiş olması dikkat çekicidir. Stratejik plan eğitimin ve eğitim emekçilerinin sorunlarını çözmekten uzak olduğu gibi, belirlenen amaçlar ve hedefler itibariyle gerçekçi değildir.'

Editör: Haber Merkezi