Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim-Sen), 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü ile ilgili yazılı açıklama yayınladı. Açıklamada Türkiye’deki çocukların durumunu ele alan Eğitim-Sen, çocuk haklarının insan hakları olduğunu şöyle vurguladı:
“Türkiye’de çocuk haklarına yönelik olarak ortaya çıkan karanlık tablo, çocuk haklarının ülkemizde sadece kâğıt üzerinde kaldığını göstermektedir. Eğitim ve yaşam hakkı başta olmak üzere, Türkiye’de çocukların en temel haklarının tehdit altında olduğu gerçeği göz ardı edilmemelidir. Çocuk hakları, aynı zamanda insan haklarıdır.”
Türkiye’nin taraf olduğu Çocuk Haklarına dair Sözleşme odağında “demokratik, eşit ve özgürlükçü politikalar” yaşama geçirilmesini ve Sözleşme’ye konulan çekinceli maddelerin kaldırılmasını talep etti. Sendika, “Tüm çocukların parasız, nitelikli, laik, bilimsel, kendi anadilinde kamusal eğitim alması için gereken adımlar atılmalıdır.” dedi.
Eğitim-Sen, Türkiye’deki çocukların başta yaşama hakkı olmak üzere eğitim ve sağlık hakkına yönelik ihlâllerin sürdüğünü belirtti. Ekonomik ve toplumsal sorunların en çok çocukları etkilediğini ise şöyle kayda geçirdi:
“İktidarın benimsediği sermaye merkezli ekonomi politikalarının kaçınılmaz bir sonucu olarak ortaya çıkan işsizliğin, yoksulluğun ve sömürünün yaş ayrımı olmadığı gibi, bu politikalardan en çok etkilenenler çocuklar ve çocuk işçiler olmaktadır. Özellikle mesleki eğitim ya da beceri eğitimi üzerinden ‘çırak’ ve ‘stajyer’ adı altında milyonlarca çocuk zorunlu olarak çalıştırılarak yoğun emek sömürüsüne maruz bırakılmaktadır.”
“ÇOCUK İŞÇİLİĞİNİN ORTADAN KALDIRILMASI ŞARTTIR”
Çocuk işçiliğinin Türkiye’de güncel bir sorun olduğunu belirterek, çocukların kayıt dışı çalıştırılması Türkiye İstatistik Kurumu’nun verilerinde yer almadığı için mevcut verilerin gerçeği yansıtmadığını dile getirdi. Sendika, buna dair “Çocukların yeri işyerleri değil okullar, oyun alanları, kütüphaneler ve gelişimine katkı sağlayan yerlerdir. Dolayısıyla çocuk işçiliğinin ortadan kaldırılması şarttır. Çocuk işçiliğini ortadan kaldırmak ve önlemek için öncelikle çocuk işçiliği kesin olarak yasaklanmalıdır.” ifadelerini kullandı. Yoksulluk ve işsizliğin artmasıyla göç etmek zorunda kalan ailelerin çocuklarının göç ettikleri şehirlerde işçi olarak çalışmak zorunda kaldıklarına dikkat çekti.
Öte yandan Sendika, eğitim alanında yapılan değişikliklerin resmî istatistiklerdeki çocuk işçi ve suça sürüklenen çocukların sayısına yansıdığına dikkat çekti. Kız çocuklarının evlendirilmesinin önünü açan yasal düzenlemeleri anımsatarak, söz konusu istatistiklere işaret etti. Türkiye’de son 22 yılda 17 yaşın altında doğum yapan çocuk sayısının 577 bin 49; 15 yaşın altında doğum yapan çocuk sayısının ise 21 bin olduğunu aktardı. Eğitim, sağlık ve kadınlara ilişkin politikaların “çocukların üstün yararını” gözetmediğini vurguladı.
Eğitim-Sen, mülteci, otizmi olan ve farklı etnisiteye sahip çocukların son yıllarda diğer çocuklardan daha fazla ayrımcılığa maruz kaldığını bildirdi. Mülteci çocuk işçilerin sayısında artış olduğunu kayda geçiren Eğitim-Sen, özellikle Suriyeli sığınmacı çocukların daha kötü koşullarda ve düşük ücretlerle çalışarak ayrımcılığa uğradığını aktardı.