Ebru APALAK

Dünyada yarım milyarın, Türkiye’de ise dokuz milyonun üzerinde diyabet (şeker hastalığı) hastası var. Bu sayının önümüzdeki otuz yılda iki kattan fazla artarak 1,3 milyar kişiye ulaşması bekleniyor. Birçok kurum, 14 Kasım Dünya Diyabet Günü nedeniyle açıklama yaptı. Uzmanlar, halk sağlığı sorunu olan diyabetin grip ve zatürre gibi enfeksiyon risklerini arttığına dikkat çekti. Hastalara grip, zatürre ve hepatit B aşılarını olmaları tavsiyesinde bulundu.

PROF. BALCI: AŞININ SAĞLADIĞI BAĞIŞIKLAMA DİYABETİN KONTROLÜNÜ KOLAYLAŞTIRIR

Türk Diyabet Vakfı Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Mustafa Kemal Balcı, diyabet sıklığının artışının en önemli sebebinin obezite ve beslenme sorunu olduğunu belirtti. Diyabet türlerinden Tip 2’nin kadınlarda erkeklerden daha fazla olduğunu kaydeden Prof. Balcı, “Kadınlarda obezite oranı yüzde 40'ları geçmiştir ve bu nedenle Tip 2 diyabet kadınlarda daha sık görülür.” dedi.

Diyabetli kişilerin aşı olması gerektiğini belirten Balcı, aşının sağladığı bağışıklamanın hastalığın kontrolünü kolaylaştırdığına ve yaşama süresini uzattığına dikkat çekti. Balcı, aşılara ilişkin “Aşıların sağladığı bağışıklama diyabet hastalığının kontrolünü kolaylaştırmaktadır. Aşılamalarla yaşam süresi genel olarak daha uzundur. Diyabetli hastalarda artan ileri hastalık sorunları yine aşılamalarla önlenebilir” şeklinde konuştu.

Zatürre riskinin diyabetli insanlarda sağlıklı insanlara göre yüksek olduğundan bahseden Balcı, “Zatürre diyabetli kişilerde şeker kontrolünü bozar, şeker kontrolü bozulunca zatürrenin kontrolü ve tedavisi zorlaşır, tüm vücudu etkileyen ciddi sağlık sorunlarına ve hatta ölüme yol açabilir.” ifadelerini kullandı.

GRİP VE ZATÜRREYE BAĞLI ÖLÜM ORANI DİYABET HASTASI YETİŞKİNLERDE YÜKSEK

Diyabetle Yaşam Derneği Başkanı Prof. Dr. Şehnaz Karadeniz, 1990'lı yılların sonuna doğru Türkiye'de yapılan Türkiye Diyabet Epidemiyoloji Çalışması (TÜRDEP-I) çalışmasında 20 yaşın üzerinde diyabet sıklığının yüzde 7 olduğunu aktardı. 2010’da yapılan TÜRDEP-II çalışmasında ise bu sıklığın neredeyse iki katına çıktığının saptandığını kaydetti.

Diyabet hastalarında grip ve zatürre riskiyle bu hastalıklara bağlı ölüm oranlarının yüksek olduğuna işaret eden Karadeniz, “Diyabetli erişkinlerde grip ve zatürreye bağlı hastaneye yatırılma oranları ve grip ve zatürreye bağlı ölüm oranlarının diyabeti olmayanlara göre yüksek olduğu bildirilmektedir.” dedi. Altmış beş yaş ve üzeri yetişkinlerle kronik hastalığı olan 18-64 yaş arasındaki yetişkinlere grip, zatürre ve Hepatit B aşısı olmalarını önerdi. Karadeniz, aşının etkisine ilişkin “Grip ve zatürre aşıları, bu hastalıklara yakalanma riskini azaltsa da en önemlisi bu hastalıkların ağır seyretmesinin önüne geçmektedir, aşı olan kişilerde bu enfeksiyonlara bağlı hastaneye yatma, yoğun bakıma alınma ve ölüm oranı önemli ölçüde azalmaktadır” diye konuştu.

“AŞILAR OLMASAYDI, PANDEMİYİ NE KADAR SÜREDE ATLATACAKTIK?”

Aşı kararsızlığına değinen Karadeniz, bu konudaki bilgi kirliliğine işaret etti. Aşının COVID-19 pandemisi dönemindeki etkisini hatırlatarak, “ABD Gıda ve İlaç Dairesi ve/veya Dünya Sağlık Örgütü sürecinden geçen ve uygulanan aşılar olmasaydı, pandemiyi ne kadar sürede, nasıl ve ne kadar kayıpla atlatacaktık?” diye sordu. Aşı yaptırma konusunda kararsız olanlara güvenilir kaynaklardan bilgi edinmelerini önerdi.

DİYABET HEMŞİRELİĞİ DERNEĞİ BAŞKANI PROF. OLGUN: DİYABET EĞİTİMİ ALMALARI GEREK

Diyabet Hemşireliği Derneği Başkanı ve Hasan Kalyoncu Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nermin Olgun, diyabet hastalarının diyabet hemşirelerinden diyabet eğitimi almaları gerektiğini söyledi. Olgun, “Diyabetin kontrolünü sağlama konusunda beceri geliştirmeleri gerekir.” dedi.

Akciğerdeki bağışıklık sistemi hücrelerinin bozulmasının enfeksiyona yatkınlığı arttırdığını ve diyabetlilerin cilt, idrar yolu ve solunum yolu enfeksiyonlarına yakalanmalarının yüksek olduğunu söyledi. Olgun, “Diyabetli bireyler özellikle grip ve zatürre kaynaklı enfeksiyonlara daha yatkındır ve bu hasta grubunda enfeksiyonlar daha ağır seyretmekte, tedavi maliyeti çok daha ağır olmaktadır.” ifadelerini kullandı.

“AŞI OLUP OLMAMA KARARI TÜM TOPLUMU İLGİLENDİRİR”

Aşı kararsızlığı hakkında konuşan Olgun, aşının enfeksiyon hastalıklarından korunmada en başarılı önlemlerden biri olduğunun altını çizdi. Aşı kararsızlarına ABD Hasatlık Kontrol ve Korunma Merkezi’nin “Aşılamaları Durdursaydık Ne Olurdu” başlıklı raporunu hatırlattı. Raporun, hastalık ve ölüm oranlarının aşılamadan sonraki düşüşünü, aşılama oranı azaldığında vaka ve ölümlerin arttığını verilerle ortaya koyduğunu aktardı. Salgınların toplumdaki bağışık bireylerin oranının azalmasıyla ortaya çıktığını söyleyerek, “Bu nedenle aşı olup olmama kararı sadece o kişiyi değil, tüm toplumu ilgilendirir ve aşı kararsızlığı bir halk sağlığı sorunudur” dedi. Bazı hastalıkların aşıyla yok olduğunu anımsatan Olgun, şöyle konuştu:

“Tüm dünyada aşı ile önlenebilir hastalıklar rutin aşı programları ile büyük ölçüde azaltılmış olup, aşılama yoluyla her yıl yaklaşık iki-üç milyon ölüm önlenmektedir. Aşılama yoluyla çiçek, çocuk felci, kızamık gibi birçok hastalık ortadan kaldırılmıştır.”

AVRUPA’DA DİYABETİN EN ÇOK GÖRÜLDÜĞÜ ÜLKE; TÜRKİYE

Türk Oftalmoloji Derneği (TOD), Dünya Diyabet Günü ile ilgili yaptığı açıklamada diyabetin en çok görüldüğü Avrupa ülkesinin Türkiye olduğuna dikkat çekti. Derneğin Tıbbi Retina Birimi Başkanı Prof. Dr. Nurten Ünlü, Uluslararası Diyabet Federasyonu’nun verilerine göre, Türkiye’de 20-79 yaş aralığında yaklaşık 7 milyon diyabet hastasının bulunduğunu, bunun toplam yetişkin nüfusun yaklaşık yüzde 15’ine karşılık geldiğini söyledi.

 ERKEN TEDAVİ, GÖRME KAYBINI DURDURABİLİR

TOD, diyabetin varlığından haberdar olmayan hastaların görme kaybı yaşama riski olduğunu belirtti. Diyabetin en çok zarar verdiği organlardan birinin göz olduğunu aktaran Ünlü, kataraktın da diyabetli hastalarda daha sık görüldüğünü söyledi. Hastalığın geçici görme değişikliklerinden kalıcı görme kaybına kadar gözleri etkileyebileceğini dile getirdi.

Hastaların gözleriyle ilgili şikayetleri olmaması durumunda da yılda en az bir kez göz doktoruna gitmeleri gerektiğini ifade etti.

Birçok kişinin göz muayenesi sırasında diyabet hastası olduklarını öğrendiklerini kayda geçirdi. Ünlü, erken tanı ve tedavinin önemini vurgulayarak, “Tedaviye erken başlamak, görme kaybının gelişimini durdurabilir ya da yavaşlatabilir. Tedavide diyabetle ilişkili metabolik bozuklukların da düzeltilmesi önemlidir.” dedi.

Editör: Ezgi Bardakçı