Düzenlediği basın toplantısında Yeneroğlu, Can Atalay’ın milletvekilliği hakkında ilk günden itibaren siyasi baskıların devam ettiğine dikkat çekerek, “Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu ve Hakimler Savcılar Kurulu harekete geçmelidir. İstanbul 13. Ağır Ceza’nın ve Yargıtay 3. Ceza Dairesi üyeleri Görevi Kötüye Kullanma ve Kişiyi Hürriyetinden yoksun bırakma suçlarını işlemektedir” dedi.
Yeneroğlu açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
“Can Atalay dosyasında süreç açıkça Anayasa’ya ve yasalara aykırı bir şekilde yürütüldü. Can Atalay’ın yargılanmasında ilk derece mahkemesinin vermiş olduğu haksız mahkûmiyet kararı maalesef ki İstinaf ve Yargıtay 3. Ceza Dairesi tarafından yine hukuksuz bir şekilde onanarak kesinleştirildi. Oysaki milletvekili seçilen ve diğer milletvekilleri gibi yasama dokunulmazlığı kazanan Can Atalay’ın yargılanması sürecinde ‘durma’ kararı verilmesi gerekiyordu. Fakat Yargıtay 3. Ceza Dairesi bu kuralı hiçe sayarak kararı onadı. Hukuksuz bir şekilde kesinleştirilen bu karar Meclis’te de okunarak Can Atalay’ın milletvekilliği de Anayasa’ya aykırı olarak düşürüldü. Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay’ın karşı karşıya gelmesinin temel nedeni siyasetin yargıyı ele geçirmesi ve yargı organlarının da var oluş amaçlarının aksine hukuka değil siyasete hizmet eder hale gelmeleridir. Bu çerçevede görev yapan hakim ve savcıların da Anayasa’ya ve yasalara uymayarak açıkça suç işlediği görülmektedir. Çünkü Anayasa Mahkemesi kararları Anayasa’nın 153.maddesi gereği herkesi bağlar. Bu kapsamda da TCK’nın 257. maddesi gereğince görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle, kişilerin mağduriyetine neden olan kamu görevlisi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”
Hem Can Atalay hem tüm kamuoyuna zarar veren bu eylemleri yerine getiren Yargıtay 3. Ceza Dairesi ve İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi üyeleri suç işlediklerini dile getiren Yeneroğlu, şöyle devam etti:
“Bu suçların cezasız bırakılması, somut olayın ötesinde hukuk devleti bakımından çok ciddi bir sorundur. Bugün buna müsaade edilirse, başka bir zamanda belki bambaşka konularda tekrarının yaşanmasının önünü açılmış olur. Böylesi bir yargı kaosuna, hiçbir şekilde müsaade edilmemelidir. Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu ve Hakimler Savcılar Kurulu harekete geçmeli. Anayasa ve yasaya uymayan; adeta anayasal düzene başkaldıran yargı mensupları hakkında idari ve cezai soruşturma başlatılmalıdır. Can Atalay derhal tahliye edilmeli ve milletvekili olarak TBMM’de yerini almalı. TBMM de bu hukuksuzluğa ortak olmaktadır. Anayasa Mahkemesi’nin son kararı gereğince Can Atalay halen milletvekilidir. Anayasa Mahkemesi’nin hem son hem de diğer iki kararı gereğince hem kendisine hakları bir an önde iade edilmeli hem de Can Atalay özgürlüğüne derhal kavuşmalıdır.”