İYİ Parti Genel Başkanı Dervişoğlu, TBMM'de partisinin grup toplantısında konuştu. Dervişoğlu, devleti devlet yapan şeyin, vatandaşın can ve mal güvenliğinin temini olduğunu söyleyerek, "Bunu da asli ve sürekli kamu hizmetlerini icra ederek yaparlar. Nedir o hizmetler? Adalet, güvenlik ve dış politikadır; sağlık, eğitim ve savunmadır. Bu 6 görev içerisinde, 2 tanesinin başındaki bakanlıkta milli sıfatı bulunur. Milli Eğitim Bakanlığı ve Milli Savunma Bakanlığı. Buradaki milli vurgusu, bu hizmetlerin tüm yurt sathında aynı şekilde ve aynı amaçla yapılması gerektiğini vurgular. Yani hepimiz içindir, icraatlar sürekli ve tutarlı olmak zorundadır. İktidarların değişken kararları ve seçim propagandaları ile değil, devletin sürekli politikaları ile hayata geçirilirler. Bu yüzden de Türk devleti o 2 bakanlığın görevlerini belirlerken, özellikle altlarını 'Milli' diye çizmiştir. Elbette ki devlet aklı ve refleksi ile bu bakanlıkların önüne 'Milli' sıfatı konulması, hükümetlerin ve idarecilerin milli hassasiyetler taşıdığı Türkiye için geçerli ve anlamlıydı. Üzülerek söylüyorum, günümüz Türkiye'si için değil. Çünkü ben, kendi uydurdukları 'Yerli ve milli' masallarından bahsetmiyorum. Türklüğe ve Cumhuriyet'e dair olan millilikten bahsediyorum. Açıktır ki saray kayyumu altındaki Türkiye'de, bu 2 bakanlığın ve 2 asli kamu hizmetinin sadece ismi milli kalmıştır. Aksi olsaydı bir başıbozuk, Milli Eğitim Bakanı diye atanamaz, diğeri ise Atatürk ve laik Cumhuriyet’e bağlılık yemini eden teğmenlerin ihraçlarını akla bile getirmezdi. Türk nesillerini yok etmekten sorumlu bakanın, burada ne zırvaladığını tekrarlamayacağım. Memleketi ahır zannetmelerinin sonuçlarıdır bunlar. Sadece şunu söylemekle yetineyim, Erdoğan sebep, Yusuf Tekin sonuçtur" ifadelerini kullandı.
'KOZMİK ODAYA GİRİLİRKEN DÜŞÜNECEKTİNİZ İTİBARI'
Dervişoğlu, Kara Harp Okulu Komutanlığı mezuniyet töreninde gerçekleştirilen kılıçlı yeminle ilgili yürütülen disiplin sürecine ilişkin, şöyle konuştu:
"Biliyorsunuz; Atatürk'ten, Cumhuriyet'ten almaya çalıştıkları intikam, onlara dair hırsları ve kinleri bitmediği için en ufak meselede deliye dönüyorlar. Cumhuriyet’ten ala ala bitiremedikleri intikamlarını şimdi de genç teğmenlerimizden almaya kalkışıyorlar. Ne demişti teğmenlerimiz? Ne diye yemin etmişlerdi? 'Ant içeriz ki laik, demokratik Türkiye Cumhuriyeti'nin bağımsızlığına, ülkenin bölünmez bütünlüğüne, yüce Türk ulusunun namus ve şerefine, aziz vatanın bir karış toprağına uzanacak eller, karşısında bizi bulacak ve kılıçlarımız daima keskin ve hazır olacaktır. Bizler Türk istikbalinin evlatlarıyız. Şerefimizle doğduk, şerefimizle yaşayacağız. Ne mutlu Türk’üm diyene' diye de bitirmişlerdir. Bu yeminin neresinden kim ne saikle gocunmuştur? Aslına bakarsanız onu öğrenmek istiyorum. Şimdi bu teğmenlerimizi ve onların şerefli komutanlarını Türk Silahlı Kuvvetleri'nden (TSK) atma planlarının asıl sebebini bir kere daha anlamış oluyoruz. Demokratik, laik Türkiye Cumhuriyeti, Türk ulusunun namus ve şerefi, vatan toprakları ve bağımsızlık. Bunların içinde 4 ana unsur var. İşte bu meseleler, TSK'nın itibarını zedeliyormuş. Öyle demeç veriyor etrafa Milli Savunma Bakanlığı, çünkü 22 yıldır yıkamadılar. Dört yandan, dört koldan balyozlarla vurdular ama yıkamadılar; 3 genç kadının okul birincisi olduğu bir Türk ordusu gerçeğini yıkamadılar. İşin aslı budur. Teğmenlerimiz yalnız değildir. Bizim itibarımız onlardır, aslına bakarsanız. Övünç kaynağımız ve gurur vesikamızdır. Onların 'itibar' dediği, saray sevicilerin itibardan ne anlam çıkardıklarını biz biliyoruz; ama Kozmik Oda'ya girildiğinde 'itibar' denen kavramı akıllarının uçlarına bile getirmediler. O zaman düşünecektiniz itibarı. Gizli belgeleri Amerikan istihbaratına hediye ederken düşünecektiniz. İtibarı, sınırları koruma görevini askıya alırken düşünecektiniz. Valilere, 'PKK'ya operasyon yapmayın' talimatı verirken düşünecektiniz. Rus uçağını birtakım aklıevvellerin aklına uyup düşürdükten sonra, diyet olarak parasını verip alamadığımız uçaklardan vazgeçerken düşünecektiniz. İtibarı, TSK'nın Genelkurmay Başkanını ihanet ortağınız cemaatle birlikte yargılarken düşünecektiniz. Ali Tatar ölürken düşünecektiniz. Türk ordusunun generallerini, terör örgütlerinin artıklarına selam verdirtirken düşünecektiniz."
'ÖCALAN'I, GENCECİK TEĞMENLERE TERCİH EDİYORLAR'
Teğmenlerin ihracı, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin'in demeçleri ve PKK elebaşının Meclis kürsüsüne çağrılmasının, iktidarın kaçakları Türk milletinden üstün tuttuğu 'Yeni bir millet sistemi projesi' olduğunu söyleyen Dervişoğlu, "Bu oyunu bozacağız. Vallahi bozacağız, billahi bozacağız. Hedef, üniter devlet ve millet egemenliğe dayanan Atatürk'ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’dir. Kurumları, kuralları ve millet tanımıyla bir bütün olarak hedef onu yıkma arzularıdır, bunların planı. Amaç, 1923 projesinin mülgasıdır; yani Cumhuriyet'in ilgasıdır. Ve ortaya attıkları her spekülatif veya manipülatif demecin hedefi de budur. Yaptıkları tercih bilinsin isterim; teröristbaşı Öcalan'ı, o gencecik teğmenlere tercih ediyorlar. Buradan açıkça söylüyorum: Türk ordusunu ve onun şerefli subaylarını; Kandil'in gedikli teröristlerine ve İmralı canisine tercih ediyorlar. Buradan açıkça ilan ediyorum. Türkiye elbette ki bizimdir biz bu Cumhuriyet'i kanla ve irfanla kurduk. Kimin ne kadar hevesi olursa olsun, vız gelecek tırıs gidecektir" dedi.
İktidarın sadece teğmenlerin ettiği yemine değil, millet adına edilen her türlü yemine karşı olduğunu söyleyen Dervişoğlu, bunun en büyük delilinin de Andımız'ın kaldırılması olduğunu ifade etti. Dervişoğlu, konuşmasının sonunda, salonda bulunanlarla birlikte Andımız'ı okudu.