Türk Tabipleri Birliği (TTB) ile Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası’nın (SES), 6 Şubat depremlerinin ardından bölgede gıda güvencesi ve 5-6 yaş altı çocukların beslenme sorunlarına ilişkin yapılan araştırmaya yönelik bir sunum yapıldı. Ankara’da yapılan basın toplantısına Toplantıya, TTB Merkez Yürütme Kurulu üyesi Dr. Ahmet Karer Yurttaş, SES Eş Genel Başkanı Nazan Karacabey, Halk Sağlığı Uzmanı, Prof. Dr. Mehmet Zencir, TTB Hatay Saha Sorumlusu Leyla Kalın, Diyetisyen Dicle Dilan Salman, Hatay Tabip Odası’ndan Dr. Sami Reyhan katıldı. Çocuklarda artan bodurluk, zayıflık ve aşırı kiloluluk karşısında acilen önlem alınması gerektiği çağrısı yapılan açıklamada, şu önerilere yer verildi:

“Acilen mutfak koşullarının iyileştirilmesi, mutfaksız hanenin kalmaması. Çocuklara uygun, kültüre ve yerele özgü, yeterli gıda desteğinin sağlanması. Tüm nüfusu hedefleyen ancak yüksek riskli grupları da gören gıda desteklerinin oluşturulması. Kronik hastalığı olan, vitamin mineral yetersizliği olan çocuklar gibi yüksek riskli gruplarının sağlık takiplerinin yapılması. Beslenme kolileri oluşturulurken sadece kuru gıda konulmaması, çocuklara uygun protein kaynaklarının (yumurta, paketli süt, et ürünleri) kolilere eklenmesi.”

İSTİHDAM SORUNUNA DİKKAT ÇEKİLDİ

Açıklamada, yaşam koşullarının yanı sıra istihdam sorunu yaşandığına da dikkat çekilerek, şunlar belirtildi:

“Türk-İş araştırmasının Kasım 2023 sonucuna göre; gerçek verilerin gerisinde olan TÜİK verileri üzerinden yapılan hesaplamalarda dahi Ankara’da yaşayan dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması tutarı (açlık sınırı) 14 bin 25 TL’ye, gıda harcaması ile giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer aylık harcamalarının toplam tutarı (yoksulluk sınırı) ise 45 bin 686,81 TL olarak bildirilmiştir. Açlık sınırına dahi ulaşamayan hane gelirleri ile ciddi bir yoksunluğun yaşandığı deprem bölgesindeki sorunlara hızla çözüm üretilmesi gerekmektedir. Bu sorunları çözümlenmediği koşullarda kamu otoritesinin sağlıklı yaşam hakkını ihlalden sorumlu olacağı da unutulmamalıdır.”

Muhabir: Merve US ACIOĞLU