İlçeye 30 kilometre uzaklıktaki Ünaldı köyünde 2 bin 149 rakımdaki Hamurpet Gölü'nde dökülen su kanalı üzerinde inşa edilen tarihi su değirmeni, adeta zamana meydan okuyor.
Dedesinden kalan ve su kaynağı sayesinde yaklaşık 160 yıldır çarkı dönen değirmende çalışan 72 yaşındaki Düzgüner, gelişen teknolojiye direnerek mesleğini sürdürmeye çalışıyor.
Ömrünün yarısını verdiği ilçedeki son su değirmeninde köylülerin getirdiği buğdayı öğüten 5 çocuk babası Düzgüner, bu hizmeti karşılığında para yerine buğday alıyor.
"Ben bu dünyadan göçüp gidersem değirmenin taşı dönmeyecek"
Gençlerin ve çocuklarının bu işle ilgilenmemesi nedeniyle değirmende tek başına çalışan Düzgüner, AA muhabirine, 160 yıldır çarkı dönen su değirmeninin artık eskisi gibi ilgi görmediğini söyledi.
Düzgüner, köylerde tarımla uğraşanların sayısının azalmasının işlerini azalttığını anlatarak, "Artık buğday öğütmeye çok az insan geliyor. Muş'un son su değirmencisi benim, başka su değirmeni yok. Eskiden 24 saatte 150 teneke buğday öğütüyorduk. Bu değirmen bana dedemden kaldı. Ben de bu dünyadan göçüp gidersem artık bu değirmenin taşı dönmeyecek. Çocuklarım bu işe heves etmedi, hepsi büyük şehirlere göç etti." dedi.
Su değirmeninde geleneksel yöntemlerle elde edilen unun daha lezzetli olduğunu belirten Düzgüner, şunları kaydetti:
"Eskiden bu değirmen yılın 12 ayı çalışırdı. Köylüler buğdayı öğütmek için günlerce sıraya girerdi. Artık buğday ekimi de eskisi gibi yapılmıyor. Arada 5-10 teneke getiren oluyor. Su değirmeninde öğütülen buğday ile fabrikada öğütülen buğday arasında çok fark var. Fabrikalar kepeğini ayırıyor. Su değirmeninde çekilen buğday ise tamamen doğal. Buğday öğütmeye gelenlerden para yerine eskisi gibi buğday alıyorum. Ödemenin ölçek usulü yapıldığı su değirmeninde para geçmiyor. Deden kalma ölçekle 20 teneke buğdaydan bir teneke alıyorum."