CHP Hatay Milletvekili Nermin Yıldırım Kara, Türkiye’nin kronikleşmiş yapı stoku bulunduğuna dikkat çekerek, “Özellikle 1960’lardan itibaren hızlanan köyden kente göç sırasında, yurttaşlar ya kendi imkanlarıyla inşa ettikleri gecekondulara ya da ölçülere uymayan konutlara yerleşmek zorunda kalmışlardır. Yasal mevzuatın yokluğunda, siyasetçilerin oy karşılığında imar affı çıkartmalarıyla, müteahhitlerin malzemeden çalmasıyla, yani elbirliğiyle, ülkemizin her şehri çürük ve kaçak binalarla kaplandı” dedi.

BEDELİNİ DEPREMLERLE ÖDEDİK

Türkiye bu hızlı ve hastalıklı şehirleşmesinin bedelini depremlerdeki yıkımla, hava kirliliğiyle, şehirlerin ulaşım sorunlarıyla, can ve mal kayıplarıyla ödediğini kaydeden Yıldırım Kara, “2012 yılında çıkartılan 6306 sayılı kanun ile hayatımıza giren ‘kentsel dönüşüm’ kavramı, bu kangrene bir ağrı kesici vermekten öteye gidememiştir. Kentsel dönüşüm kapsamına alınan konut sayısı ve konut yapım hızı arasında büyük bir fark mevcuttur. İstanbul Planlama Ajansı’nın konuyla ilgili raporu, muhtelif tarihlerde ilan edilen hedefleri gösteriyor: Dönemin Çevre ve Şehircilik Bakanları, 1,5 ila 2 milyon arasında konutun dönüşümünden bahsetmekte, bunun için de 3 veya 5 yıl gibi kısa süreler vermekteydi. Oysa iktidar, oy karşılığı imar affı çıkartarak, kendi kanunlarını baltalamaktan da geri durmamıştır. İnşaata dayalı büyüme modeli uğruna, kentsel dönüşüm sekteye uğratılmış ve rant yaratma aracı haline getirilmiştir. Bugün deprem bölgesinde hem kentsel dönüşüm hem yerinde dönüşüm ile, kendi yarattıkları sorunu çözmeye çalışıyorlar. Ancak bunu yaparken yine sorunlar yaratıyorlar” tespiti yaptı.

Muhabir: Cemil Cahit SARAÇOĞLU