Siyaset

CHP Genel Başkanı Özel, Amasya Tamimi'nin yıl dönümü töreninde konuştu

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, "Genel başkan olduktan sonraki ilk 12 Haziran gününü tüm genel başkan yardımcılarımız, grup başkanvekillerimiz ve tüm MYK ile Amasya'da geçirmeliyiz' dedim. Merkez Yönetim Kurulu toplantımızı Amasya'da yapmayı, Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcımızla birlikte resmi görevlerde sizlerle birlikte olmayı bir görev saydım. Bundan sonraki süreçte de hem tamimimize hem Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün başta Türkiye Cumhuriyeti olmak üzere bütün emanetlerine sonuna kadar sahip çıkacağız." dedi.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet YIlmaz ile CHP Genel Başkanı Özel, AK Parti Amasya Milletvekili Haluk İpek, CHP Amasya Milletvekili Reşat Karagöz, CHP Samsun Milletvekili Murat Çan, Amasya Belediye Başkanı Turgay Sevindi ve Tugay Komutanı Tuğgeneral Kemal Çakıroğlu, Mustafa Kemal Atatürk'ün Amasya'ya gelişinde karşılandığı Cülüs Tepe'den başlayan "Atatürk ve Saygı Yürüyüşü" kapsamında Yavuz Selim Meydanı'na kadar yürüdü.

Özel, Amasya Tamimi'nin yıl dönümü dolayısıyla burada düzenlenen törende yaptığı konuşmada, Atatürk'ün, "Vatanın bütünlüğü, milletin bağımsızlığı tehlikededir. Milletin bağımsızlığını, yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır." sözleriyle hem mevcut durumun somut biçimde ortaya konulduğunu hem milletten güç alındığını, milletin kararının önemli olduğunun vurgulandığını söyledi.

Türkiye Büyük Millet Meclisinin duvarında da yazdığı biçimiyle, "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" ilkesine inanan kurtuluş reçetesini milletin kararına, toplumsal birlikteliğe dayandıran kurucu kadroların mirasını taşıdıklarını vurgulayan Özel, "Nasıl 19 Mayıs'ta hep birlikte Samsun'daysak, bugün de hep birlikte Amasya'dayız." ifadesini kullandı.

Atatürk'ün millet iradesine inanan bir lider olduğuna işaret eden Özel, "105 yıl önce Amasya'da ortaya konan iradenin, kurtuluşun, bir dehanın, bir liderin, bir komutanın tek başına vereceği, uygulayacağı bir karar olmadığına inanmış, gerçek bir demokratın, geçmişte saltanatla yönetilen bir imparatorluğun paşası olmasına, başkomutan olmasına rağmen Cumhuriyeti ne kendinden sonraki cumhurbaşkanlarına ne kendisi gibi ordunun komutanlığını yapacak askerlere, genelkurmay başkanlarına ne de bir başkasına değil, Gazi Mustafa Kemal Atatürk Cumhuriyeti gençlere emanet etmiştir. Amasya'daki her yaştan gençleri saygıyla selamlıyorum, Cumhuriyete sahip çıktığınız için." diye konuştu.

Konuşmasında demokratik hakların tarihsel gelişimine yer veren Özel, şöyle devam etti:

"İngiltere'de 1215'te vergide rıza ilkesi, bu konudaki talep bir tek adam yönetimini yetkilerini paylaşmaya, halkın taleplerini duymaya, önce bu konuda karar vermeye razı etti. Çetin mücadeleler sonucunda taleplerin yazılı iletilmesine imkan tanındı. Bu, insanlık açısından önemli bir kazanım olan dilekçe hakkıydı. O günden bugüne dünya parlamentolarında iki anayasal komisyondan biri de dilekçe komisyonudur. Daha sonra, 'Biz yazıyoruz ama bildikleri gibi uyguluyorlar. Nasıl uygulanacağını da yazalım' yaklaşımının çetin mücadelelerden sonra kabul edilmesi, insanlık tarihinin ilk kanun teklifidir, kanun teklif etme hakkıdır. Sonrasında teker teker talepler yerine belli bir süre için, sonra da bir tam yıl için ne vergiler toplanacak, ne hizmetler yapılacak hepsinin birden kanunla teklif edilmesine ve kabul edilirse yazıldığı gibi toplanmasına, yazıldığı gibi harcanmasına da 'Bütçe hakkı' diyoruz. İkinci, anayasal komisyonda plan bütçe komisyonlarıdır."

Elinde bütün yetkiler olmasına rağmen Atatürk'ün demokrasiden yana tavır sergilediğini dile getiren Özel, şunları kaydetti:

"Gazi elinde bütün yetkiler varken kazandığı Kurtuluş Savaşı'ndan sonra, 'Yetkilerin hepsini tek başıma, bir başıma kullanacağım' demedi. Hatta Milli Mücadele sırasında başkomutanlık yetkisini dahi üçer aylık dönemler için Meclisin uhdesinden kendisine kabul edip her aşamada rıza araması, Millet Meclisini oluşturması, Meclisin açıldığı gün mazbata tahkikat komisyonu kurup 4 milletvekiliyle birlikte sabahlaması, 24 Nisan 1920 günü söz alarak 9 saat aralıksız, Samsun'a neden çıktık, Havza'da ne yaptık, Amasya Tamimi'ni nasıl yazdık, Sivas Kongresi'nde, Erzurum'da ne konuştuk, Balıkesir, Alaşehir kongrelerine katılmadık ama nasıl istifade ettik, bu noktaya nasıl gelindiği, işgal altındaki Anadolu'dan Meclise seçimle gelmiş, mazbataları bizzat tetkik edilmiş ya da İstanbul'daki Meclis-i Mebusanın mevcut doğal üyelerinden müteşikkil milletin temsilcilerine anlatmış, rızalarını aramıştır. Tek adam rejimi yerine meclisi önemseyen bir kahraman, bir bilge, dahi devlet adamının yetkileri kendisinde toplamak yerine milletin verdiği kadarıyla yetinip milletin vekilini her şeyin önünde tutan bir anlayışın devamı olarak hep birlikte bugün Gazi Mustafa Kemal'in hatırasının önünde Amasya Tamimi'nin 105. yılında huzurlarınızdayız."

Özel, böyle bir günde Amasya'da olmaktan gurur duyduğunu anlatarak, sözlerini şöyle tamamladı:

"Ben Gazi Mustafa Kemal Atatürk'üm. Benim iki eserim var. Biri Cumhuriyet, diğeri Cumhuriyet Halk Partisidir' dediği Cumhuriyet Halk Partisinin son genel başkanı olarak, 'Genel başkan olduktan sonraki ilk 12 Haziran gününü tüm genel başkan yardımcılarımız, grup başkanvekillerimiz ve tüm MYK ile Amasya'da geçirmeliyiz' dedim. Merkez Yönetim Kurulu toplantımızı Amasya'da yapmayı, Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcımızla birlikte resmi görevlerde sizlerle birlikte olmayı bir görev saydım. Bundan sonraki süreçte de hem tamimimize hem Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün başta Türkiye Cumhuriyeti olmak üzere bütün emanetlerine sonuna kadar sahip çıkacağız. İklimi, doğası ve insanı, memleketim Manisa'ya çok benzeyen Amasya'dayız. Manisa ile birlikte Osmanlı'nın iki şehzadeler kentinden birindeyiz. İki dağın arasından akan güzel Yeşilırmak'ın yanı başında Anadolu irfanına sahip güzel, çalışkan, haramdan yalandan korkan, vatanına, milletine, bayrağına sonuna kadar bağlı, Atatürk'ü kalbinin en müstesna yerinden ve aklından hiç çıkarmayan Amasyalıların yanında olmaktan büyük onur duyuyorum."