Greenpeace'in, arıların toplu ölümüne neden olan 3 kimyasal maddenin yasaklanması talebi ile başlattığı 'Hepimiz Aynı Kovandayız' kampanyası sonuç verdi. Tarım ve Orman Bakanlığı, 81 il müdürlüğüne 'çok acil' başlığı ile gönderdiği yazıda belli bir takvim eşliğinde tarımda kullanılan söz konusu üç kimyasal madde için yasak kararı aldığını duyurdu. Kararın 'Gerek Avrupa Birliği müktesebatı (ilgili kurul ve kuruluşlar) gerekse arı üretici birlikleri ve ilgili sivil toplum kuruluşlarının bu aktif maddelerin, arılara zehirli oldukları ve bunun neticesinde koloni halinde ölümlere sebebiyet verdikleri gerekçesi ile yasaklanması gerektiğine dair yapılan bildirimler sonucunda' alındığı belirtildi.

DÖRT AYDA 150 BİN İMZA TOPLANDI

Greenpeace, Ağustos 2017'de başladığı kampanya kapsamında arıların sinir sistemlerine zarar vererek toplu ölümlerine neden olan 3 pestisitin (kimyasal) tarımda kullanımının yasaklanmasını talep etmişti. Dört ay içerisinde 150 bini aşkın kişinin imzaları ile harekete geçtiği projeye, Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği, Çevre ve Arı Koruma Derneği (ÇARIK), Çevre ve Kültür Değerlerini Koruma ve Tanıtma Vakfı (ÇEKÜL), Doğa Derneği, Doğa Koruma Merkezi (DKM), Greenpeace, Kuzey Ormanları Savunması (KOS), Türkiye Arı Yetiştiricileri Merkez Birliği (TAB), WWF-Türkiye, Yeryüzü Derneği, Yeşil Düşünce Derneği ortak bir metinle destek verdi.

ÖLÜMLER ARTTI

Yapılan açıklamada, Avrupa Birliği'nin, arı sayısındaki azalmaya sebep olan üç neonikotinoidin açık alanlarda kullanılmasını yasakladığı belirtilerek şöyle denildi: 'Ancak yıllardır senelik yüzde 20 civarında seyreden arı ölüm oranının bazı bölgelerde yüzde 70'lere kadar çıktığı ve genel olarak arı ölümlerinin arttığı bildiriliyor. Arı nüfusunun azalmasındaki nedenleri başında ise tarımsal ilaçlamada kullanılan ve neonikotinoid adıyla sınıflandırılan maddelerin tehdidi geliyor. Bu kimyasallar nedeniyle sinir sistemleri etkilenen arılar, kovanlarının yolunu bulamıyor ve ölüyorlar. 2017'de Adana'da olduğu gibi arılarda koloni kayıpları da yüzde 80 oranına kadar çıkabiliyor.'

ARILAR SADECE BAL ÜRETMİYOR!

Dünya genelinde olduğu gibi, Türkiye'de de önemli oranda arı ölümleri yaşandığı ifade edilen açıklamada, şu değerlendirmelere yer verildi: 'Vakit kaybetmeden gerekli adımlar atılmazsa sadece arılar değil; yaşamın benzersiz çeşitliliği içinde birlikte yaşayan tüm canlılar ve gıda da tehlike altına girecek. Arılar sadece bal üretmiyor, yediğimiz gıdaların 3'te 1'i onların sayesinde sofralarımıza geliyor. Zira arılar, çiçekler arasında dolaşırken gerçekleştirdikleri tozlaşma ile bitkilerin üremesini ve çeşitliliğini sağlıyorlar. Tozlaşma olarak adlandırılan bu sürecin yüzde 80'i bal arısı ve diğer yaban arıları tarafından gerçekleştiriliyor. Arılar, diğer böcek türleriyle birlikte biyolojik çeşitliliğin devamını sağlıyorlar. Bir başka deyişle arıların olmadığı bir dünya düşünmek mümkün değil.'

NEONİKOTİNOİD TEHLİKE SAÇIYOR

Açıklamanın devamında şu ifadelere yer verildi: 'Arı nüfusunun azalmasına yol açan nedenlerin başında tarımsal üretimde kullanılan ve genel olarak pestisit2 olarak adlandırılan kimyasal maddeler geliyor. Bilimsel araştırmalar özellikle neonikotinoid sınıfı pestisitlerin arılar üzerinde hem doğrudan öldürücü etkileri olduğunu hem de sinir sistemlerini etkileyerek felç, hafıza kaybı, öğrenme yetisi bozukluğu gibi dolaylı yollardan da arılara zarar verdiğini gösteriyor. Nikotin mekanizması temelli bu pestisitler canlıların sinir sistemini etkiliyor. Bunun dışında küresel iklim değişikliği, habitat kaybı, yanlış arıcılık uygulamaları gibi pek çok konu da arı ölümlerinin nedenleri arasında yer alıyor. Türkiye'de 2012-2016 yılları arasında yapılan bir çalışmada Trakya'da, özellikle de Tekirdağ ve Edirne'de toplanan ayçiçeği tarlalarının toprak örneklerinin yüzde 25'inde ve ayçiçeği çiçek numunelerinin yüzde 35'inde neonikotinoid sınıfı imidacloprid maddesi tespit edilmişti. Aynı çalışmada çiçek örneklerinin yarıya yakınındaki kalıntının ise arıların zehirlenmesine neden olabilecek düzeyde olduğu anlaşılmıştı. 3 İsviçre'de yapılan bir araştırmada ise dünyanın farklı bölgelerindeki yerel üreticilerden 198 bal örneği toplandı. Bu balların yüzde 75'inde, (teker teker bakıldığında AB ve ABD'deki yasal limitlerin altında kalsa dahi) neonikotinoid sınıfı böcek öldürücü kimyasalların kalıntılarına rastlandı.'

Kullanımı yasaklanan üç kimyasal maddenin isimleri ve sonlandırılma tarihleri şöyle:

* Clothianidin - 31 Temmuz 2019

* Imidacloprid - 19 Aralık 2018

* Thiamethoxam - 19 Aralık 2018

AVRUPA YASAKLADI, TÜRKİYE'DE SERBEST

Neonikotinoidler'in, yaşamı çok ciddi şekilde tehdit ettiği kaydedilen açıklamada, 'Böcek ilaçları ve diğer birçok pestisit arılarda 'Koloni Çöküş Sendromu' adı verilen ölümlere neden oluyor. Bu kimyasallar, bitkilerin tohumlarına uygulanabiliyor, böylece bitki büyürken kimyasal maddeleri bünyesinde tutmaya devam ediyor. Bitkiyle temas eden böcekler de zehirlenerek ölüyorlar.5 Yapılan diğer araştırmalar neonikotinoid içeren böcek öldürücü kimyasalların, arıların yanı sıra özellikle kuş6, kelebek7 ve suda yaşayan omurgasızları8 da etkilediğini ortaya koyuyor.' denildi. Açıklamanın devamında şöyle denildi: 'Ayrıca bitkilere uygulanan neonikotinoidlerin büyük bir kısmı bitki yerine toprağa geçiyor ve toprakta 19 yıla kadar etkilerini yitirmeden kalabiliyorlar. 9 Yani bu kimyasalların, tam olarak hangi canlıya ulaştığını ve ne kadar zarar verdiğini hesaplamak oldukça zor. Neonikotinoidlerin doğada yol açtığı zararın tam boyutu henüz bilinmiyor. Ancak bu konuda ortaya çıkan her yeni gelişme, neonikotinoidlerin ekosistem için oldukça tehlikeli olduğunu gözler önüne seriyor. Avrupa Birliği 2018 yılında, neonikotinoid sınıfından arılara zarar veren 3 maddeyi sera kullanımları dışında tamamen yasaklayan tasarıyı oylayarak kabul etti. Yasağın 2018'in sonuna kadar uygulamaya geçirilmesi planlanıyor. Avrupa'da yasaklanan neonikotinoidler (imidacloprid, clothianidin ve thiamethoxam) Türkiye'deyse rahatça ve yaygın olarak kullanılıyor.'

Editör: Haber Merkezi