İklim Zirvesi'nde Türkiye'nin linyit üretimi ve sağlık etkileri mercek altına alındı. Birleşmiş Milletler 24'üncü İklim Değişikliği Konferansı (COP24) ikinci haftasına girerken HEAL (Sağlık ve Çevre Birliği) yeni araştırmasında Türkiye'nin dünyada en çok linyit tüketen dördüncü ülke olduğunu açıkladı. HEAL, yayımlanan bu yeni raporunda halk sağlığının korunması ve hava kirliliğinin önlenmesi için bütün termik santrallerin kapatılması çağrısında bulundu. İklim değişikliğinin en temel nedenlerinden olan kömürün sağlığa etkilerini anlatan Halk Sağlığı Uzmanları Derneği (HASUDER) üyesi Doç. Dr. Çiğdem Çağlayan, 'HEAL'in linyit özelinde hazırladığı yeni rapor, kömür kullanımının sağlık etkileri konusunda politika yapıcılara güçlü kanıtlar sunan önemli bir çalışma' dedi. Yapılan araştırmalara değinen Çağlayan sözlerine şöyle devam etti: 'Bugüne kadar yapılmış birçok araştırmada kömürlü termik santrallerin mevcut olduğu bölgelerde astım, kanser, KOAH gibi hastalıklarda artışa neden olduğu yadsınamaz bir biçimde ortaya konulmuştur. Ayrıca Türkiye'de kömürlü termik santrallerin, yarattıkları hava kirliliği sebebiyle yılda yaklaşık 3 bin erken ölüme sebep olduğu tahmin edilmektedir.' değerlendirmelerinde bulundu. HEAL Türkiye Danışmanı Funda Gacal, 'Zonguldak'ta taş kömürünün nasıl bir hava kirliliğine sebep olduğunu görüyoruz. Resmi rakamlar, hava kirliliğinin hem Türkiye'nin hem Dünya Sağlık Örgütü'nün limitlerinin çok üstünde olduğunu ortaya koyuyor. Yeni raporumuz, Türkiye'de aynı miktarda elektrik üretmek için taş kömüründen üç kat daha fazla linyit kullanıldığını ortaya koydu. Bunun daha fazla kirlilik ve olumsuz sağlık etkisi anlamına geldiğini tahmin etmek zor değil' diye konuştu.

TÜRKİYE ÖNE ÇIKIYOR

'Türkiye hem sayı hem de kapasite bakımından Avrupa ülkeleri arasında en fazla yeni kömürlü termik santral planlayan ülke olarak öne çıkıyor. Geçtiğimiz Cumartesi düzenlenen İklim ve Sağlık Zirvesi hakkında konuşan Gacal, 'Linyit özelindeki veriler, linyitin iklim üzerinde son derece yıkıcı bir etkisi olduğunun altını çiziyor. Ancak buna rağmen Avrupa'da ve Türkiye'de 2010'dan bu yana linyit üretiminde belirgin düşüş gözlenmedi, bu da iklim değişikliği mücadelesine gölge düşürüyor. Gerçek anlamda insan sağlığını korumak ve iklim değişikliğiyle mücadele etmek için enerji sistemimizi acilen dönüştürmemiz gerekiyor. Ancak ne yazık ki binlerce politikacının bir araya geldiği iklim zirvelerinde insan ve diğer canlıların sağlığının ana konu olmadığını görüyoruz' diye konuştu. Türkiye yenilenebilir enerji potansiyelini kullanarak gelişen ülkelere iyi bir rol model olabileceği halde, Paris Anlaşması ve iklim mücadelesinden gittikçe uzaklaşıyor. Türk Tabipleri Birliği Halk Sağlığı Kolu Yürütme Kurulu Üyesi Halk Sağlığı Uzmanı Gamze Varol, 'Geçtiğimiz hafta Dünya Sağlık Örgütü'nün COP24 kapsamında duyurduğu yeni rapor incelendiğinde görülüyor ki, iklim değişikliği ile mücadele etmenin sağlık faydaları maliyetinden çok daha yüksek; iki katı kadar. HEAL'in bu raporu da benzer bulguları bize sunuyor. Buradan Türkiye'ye, halk sağlığını korumak ve geliştirmek amacıyla, başta enerji üretim modellerinde değişiklik yapmak olmak üzere çok görev düşüyor' açıklamalarında bulundu.

Editör: Haber Merkezi