Turan, devletin ve insanın karanlık koridorlarında sürükleyici bir roman olan “Mühür”de okuyucuyu “Aşk mı, ideoloji mi?” sorusuyla karşı karşıya getirdi. Romandaki “Fırat” karakterinin sorgulamalarının anlatıldığı “Mühür”, şimdiden siyasi polisiye klasikleri arasında yerini aldı.
Romanın ortaya çıkış sürecini değerlendiren Turan, “Eserin ortaya çıkışı, esasında gündelik olarak her birimizin hayatında tanık olduğu ancak arkasında bu işlerin nasıl döndüğünü anlamaya çaba sarf etmediğimiz gerçekliğe dayanıyor. Halının altına itelediğimiz ne varsa saydam bir şekilde yansıtmaya çalıştım. Yetimhanede yetişen dört çocuğun gerçekçi hikayesi ile kurgunun içine giriyoruz. Her biri bir başka dünya yaratıyor kendisine. Birbirleriyle hem örtüşen hem çelişen ilişkiler yumağının içinden çıkmaya çalışıyoruz. Aslında romanla birlikte hayatlarımızı kimlerin ve hangi güçlerin mühürlediğini anlamaya çalışıyoruz” ifadelerini kullandı.
“TARAFSIZ BİR YAZAR DEĞİLİM”
“Yazar yaşadığı tarihe tanık olan kişidir” diyen Turan, “tarafsız” bir yazar olmadığının altını çizerek şunları kaydetti:
“Çoğu zaman biz istesek de istemesek de İçinde bulunduğumuz toplumun aynası oluyoruz. Bu rolü olağan bir akış içerisinde üstleniyoruz daha doğrusu. Gerçekliği olduğu haliyle ortaya koymanın, veya gerçekliklerin kurguya dönüşmesinden ortaya çıkan sanattan korkmam; yazdıklarımdan dolayı gelebilecek hiçbir tepkiyi de umursamam. Yasaklar hastalık gibidir. Kişi hastalığa yakalandığı nedenlerden, yerlerden, mekanlardan kaçındıkça yaşama alanı daralır, küçülür, problemi büyür. Ben tarafsız bir yazar değilim. Egemenlerin tarafında değilim örneğin. Zorbalıkların, adaletsizliğin, demokrasi ve insan hakları düşmanlarının tarafı değilim. Emperyalistlerin dostu hiç değilim. Kötülüğün kanıksanmasından, yazılmasının önüne geçilmesinden yana da taraf değilim…”
“CUMARTESİ ANNELERİNİN KADERİ AİLEDE BİTMİYOR MU?”
Romandaki Sinan ve Fırat’ın hikayesinin toplumda bir karşılığı olduğuna değinen Cevat Turan, “Bana göre sadece ‘coğrafya’ değil insanın ailesi de kaderidir. Çünkü doğduğumuz ailenin geldiği geleneksel kültür ne ise biz de ona yakın gelişiyoruz. Sadece anne-babaları hayattan koparılan evlatlar değil, evlatları ellerinden alınan anne babaların gerçeği o kadar acı ve gerçek ki. Cumartesi Anneleri’nin kaderi de ailede bitmiyor mu örneğin? Tabii öte yandan belirlenmiş olduğuna inandığımız ‘yazgı’ da söz konusu. Ben yazgıya inanmıyorum. Yazgımızdan memnun değilsek değiştirebilme iradesi bizim elimizde saklı. Ancak toplumun hafızası işgal altında olduğu için değişim nesiller boyu sürüyor. İlerlemek dediğimiz olgu değiştirilemez diyalektik bir kanun. Ancak Fırat gibi birileri çıkıp ‘ben bu süreci hızlandıracağım’ dediğinde ‘Mühür’ ortaya çıkıyor” ifadelerini kullandı.
Yazar Cevat Turan, üzerinde çalıştığı bir roman dosyasının daha olduğunu belirterek, öykü ve şiir dosyasının da tamamlanmak üzere olduğunu kaydetti.
CEVAT TURAN KİMDİR?
1966 Çorum doğumludur. Turan’ın ilk ürünleri (şiir ve yazıları) 1983 yılında Çorum gazetesi ve bu gazetenin kültür-sanat ekinde yayımlandı. Gençlik yıllarında, yayın hayatını Ankara’da sürdüren Sanat Rehberi’nde şiirleri yayımlanan; Gençlik Dünyası gazetesinde kültür-sanat ve güncel politika yazıları kaleme aldı.
Yasakmeyve şiir dergisinin hazırladığı Türkiye Şiir Rehberi’nde de yer alan yazarın, Cumhuriyet Kitap, Dünya Gazetesi Kitap, Aydınlık Kitap, Berfin Bahar, Islık, Yasakmeyve ve Varlık dergilerinde şiir ve yazıları yayımlandı; şiir anlayışı ve kitapları üzerine yazılar, makaleler kaleme alındı. Çeşitli sivil toplum kuruluşlarında yönetim kurulu üyeliği ve genel başkanlığı yaptı.
Sahibi olduğu güncel haber sitesi www.sonmedya.com.tr’de köşe yazarlığı da yapan yazar, yazın-sanat üyeliğinin yanı sıra, halen bir şirketler topluluğu grubunun yönetim kurulu başkanlığını yürütüyor.