Salutogenez tıbbi sosyoloji profesörü Aaron Antanovsky'nin ortaya attığı bir terimdir. Antanovsky kesin çizgi ile ayrılmış bir sağlık ve hastalık durumunun olmadığını, geleneksel olarak hastalığı ve sağlığı kesin çizgilerle ayıran yaklaşımın hatalı bir yaklaşım olduğunu ileri sürer. Onun görüşüne göre hastalığa yol açan etmenlerden çok insan sağlığını ve iyilik durumunu destekleyen etmenlere ağırlık verilmesi daha uygun olacaktır. İyileşme, toparlanma ve onarım sürecini tanımlayan bir terimdir. Latince sağlık anlamına gelen 'salus' ve Yunanca 'köken' anlamına gelen iki sözcüğün birleştirilmesiyle oluşturulmuştur. İngilizce 'salutogenezisi' de 'pathogenesis' hastalık oluşumuna benzeterek yapmıştır. Sağlık, stres ve uyum ya da göğüsleme arasındaki ilişkiye ağırlık vermektedir. Bu yaklaşımın oluşturduğu kuram salutogenez kuramı olarak adlandırılmaktadır.

Yapılan araştırmalar bu yaklaşımın temel halk sağlığı uygulamalarında daha yararlı olabileceğini düşündürmektedir. Hastalık etkenlerine yönelik uygulamalarda daha çok 'yapma' mesajı verilirken bu kurama dayanan uygulamalarda daha çok olumlunun yapılması ön plana çıkar. Ustinsel (mental) sağlığın geliştirilmesine yönelik uygulamalardaki bazı güçlüklerin çözülmesi açısından da yararlı olduğu düşünülmektedir. İyi bir sağlığı geliştirme modeli de oluşturmaktadır.

Esas olan kişinin kişinin sağlığı oluşturan kaynak ve kapasitesine ağırlık verir. Riskler, sağlığın bozulması ve hastalık bağlantıları üzerinde durmaz. Sorun çözmeye öncelik verir ve eldeki kaynakları kullanılmasına yönlendirir.

Antonovsky sağlığın bütünüyle kötü sağlık (dis-ease) ve bütünüyle sağlık (ease) arasında sürekli bir hareket söz konusudur. Eldeki tüm kaynakların kullanımı için bütün durumu ve kapasitenin bilincine varma yeteneğine 'tutarlılık duygusu' (sense of coherence) denmektedir.

Bu kapasite kişilerin sağlığı geliştirme yönünde hareket edecekleri yolları bulabilmek için içinde bulundukları durumu değerlendirmeleri ve anlamalarından oluşan bütündür.

Temelde bazı kişilerin stresli ve zor koşullarda yaşamalarına karşın sağlıklı kaldıklarının anlaşılması esasına dayanır. Sağlık sadece kişinin sorunu değil kişi ve toplum yapısı arasındaki bir etkileşimdir.

Bu kuram birey, grup ve toplum düzeyinde uygulanabilir. Engel ve eksikliklere dayanan patojenik kavramdan farklıdır. Esas olan 'sağlığa- hastalığa' (health-ease; dis-ease) biçiminde sürekli bir eylemdir.

Ağır stres altındaki kimi kişiler sağlıklı kalabildiklerine göre esas olan göğüsleme ya da uyumdur.