İnsanlar günlük olarak yaşadıkları çevre, işleri ya da yolculuklarındaki tehlike olasılıklarını değerlendirirler. Risk değerlendirmesi işlenen suçlar, kaza ve doğal ya da teknik olan afetlerden algılanan tehlikeyi de kapsar. Algılanan risk kişi, yer ve zamana göre değişim gösterir.

Esas olarak bütün riskler algılanır ya da algılanmayan risk yoktur. Ancak risk algılanması çok boyutludur. Gerçek risk değişmez ancak algılamalar değişebilir; kamu politikası açısından algılama bir gerçektir.

Riskin algılanış biçimi bilgi, değerler ve ideolojiden etkilenir. Eğer bilgi yetersiz ve toplumun teknolojiyi kabul derecesi sınırlı ise risk algılama riskle ilgili duygusal değerlendirmelerden büyük oranda etkilenir. Korku, kızgınlık, direnme ya da aşırı tepkilere yol açan bileşenler duygusal bileşenlerdir.

Ailelerde çekirdek aile ya da geniş aile olmalarına göre risk algılama ile ilgili farklı dinamikler olabilir. İzlenen medya, kültürel özellikler, baba ya da annenin hangisinin baskın durumda olduğu çocukların risk algılamalarını etkiler. Bu etkiler çocukların riski düşük ya da yüksek algılamalarında etkili olabilir.

Çocuklara yönelik duyarlılığın yüksek olması nedeniyle çevre tartışmalarında çocuk etkilenimi daima gündemde olacaktır. Mevzuat düzenlemelerinin çoğu büyükler göz önüne alınarak yapılmaktadır. Çocuklara yönelik etkilenimde medya ilgisi artmakta dolayısıyla sokaktaki adamın risk algılaması daha şiddetlenmektedir. Yaratılan tartışma ortamı çocukta önemli ruhsal sorunların kaynağı da olabilir. Bu açıdan Çocuklara yönelik risk iletişimi, kapsamı ve temel yaklaşımlarla ilgili olarak ulusal ilkeler belirlenmiş olmalıdır. Çocukların ana çelişkilerinden biri okudukları kitaplardaki risk değerlendirmesinin daha çok teknik ve uzman değerlendirmesi olmasıdır. Ailenin risk algılamasıyla önemli farklılıkların olması çocuk açısından sorunlara yol açabileceği gibi gerçek çevre bilincinin oluşmasını da engelleyebilir.

Çocukların risk algılamasıyla ilgili aile içi etkileşimler, aile- okul çelişkisinin sonuçları konusunda yeterli kaynak bulunmamaktadır. Günümüzde çocuklarda çevre duyarlılığını geliştirmeye yönelik etkin ve sistemli bir eğitim çabası sürdürülmektedir. Eğitim kanallarında yayımlanan programlar, okulda çevre bilgisi ders ve tartışmaları, filmler oldukça yaygın şekilde çevre konularını işlemektedir. Bunların bilgilenmeye yönelik etkilerini ölçen çalışmalar çok sayıdadır. Risk algılama derecesi üzerindeki etkilerini belirlemeye yönelik çalışmalar daha azdır.