Böyle mi olacaktı?

Zaten uyumaya meyilli bir milletiz,

Sıcaklar da durumun tuzu-biberi oldu…

Bir süredir mevsim normallerinin üstünde seyreden sıcaklar nedeniyle ahali neredeyse yol kenarlarında, ağaç gölgelerinde uyuyacak.

Ayakta kalmaya çalışan gözleri yarı kapalı insanlar da düştü düşecek…

Tansiyonunu ölç, ya olması gereken seviyenin çok üstünde ya da çok altındadır kesin.…

Miyadı dolmak üzere olan pil gibi, sıfırı tüketti tüketecek…

Uyku halleri, yoklukla yoksullukla birleşince böyle oluyor demek ki…

Sıcaklar da cabası…

Yalnızca uyumaktan olsa bitik halleri neyse…

Yıllardır nasıl dayandıysa, sendeleyerek de olsa yine ayakta kalacak…

Ama, üstüne bir de hayat pahalılığı eklenince böyle oluyor işte…

Sıcaklar da bitişi kolaylaştırmak için musallat olan ‘’altın vuruş’’ sanki.

Böyle durumlar bana hep acıyla yoğurulmuş hüzün yüklü, şarkı-türkü sözlerini anımsatır…

İçten içe mırıldanırım…

‘’Kendim ettim, kendim buldum’’ gibi mesela…

‘’Nasıl geçti habersiz o güzelim yıllarım
Bazen gözyaşı oldu, bazen içli bir şarkı’’ der gibi örneğin…

Ya da Ellerim böyle boş, boş mu kalacaktı?
Gözümde hep böyle yaş, yaş mı olacaktı’’ diye inlercesine…

Başa musallat uyku halleri,

Yokluk…

Yetmezmiş gibi soluk kesen sıcaklar…

Tam sırası,

Hadi hep beraber:

‘’Gül gibi sararıp soldum eyvah’’