Bir Zamanlar...

Koca bir yılı daha geride bırakmaya hazırlanıyoruz.

Dertlerle, tasalarla dolu bir yılı…

Bir öncekini de benzer zorluklar içinde uğurlamıştık.

Ondan öncekileri de…

Ama geleceğe dair umutları tümden yitirmemiş, kırıntılarından medet ummuştuk hep.

Benzer duygularla, iyiye dair cılızlaşan “belki’’lerin güçlenip umut saçacağı bir yıla adım atmaya hazırlanıyoruz.

Oysa benzer duygularla uğurlamıştık 2022’yi…

2023, güzellikleri getirecekti beraberinde…

Sonraki yıllara dair umutların ateşini körükleyecek, ışıltılı günlerin müjdecisi olacaktı.

Olmadı, diri tutulmaya çalışılan umutlar, birer birer tükendi…

Geride kalan kırıntıları ayakta tutmaya çalışıyoruz…

Bir de giderek solgunlaşan anıları…

Yılbaşı akşamı kimin evinde toplanacağız?

Siz mi gelirsiniz, biz mi gelelim?

En önemli sorulardan biriydi?

“Karda kışta ne haltedeceğiz’’ sorusu daha keşfedilmemişti o zamanlar…

Öyle borç- harç da fazla dert değildi…

Kredi kartı diye bir şey de yoktu ki zaten.

Kafalar dinç olduğundan kar bile sıcak yağardı sanki…

Dostluk ateşi yeterdi yürekleri ısıtmaya…

Masalar nasılsa donatılırdı…

Yan komşudan gelen börek,

Üst komşudan gelen dolma,

Eşlik edince köfteye zaten masada yer kalmazdı pek…

Bir de hindi varsa…

“Kral sofraları’’ sönük kalırdı yeminle…

Kuru yemişler de cabası…

Heyecan desen o da var…

Al sana tombala, fır döndü…

Cango filmleri halt etmiş…

Hele bir de şanslı gününde isen…

Ne güzeldi o yılbaşı kutlamaları…

Evlerden yükselen kahkaha sesleri…

Yeni yıla saniyeler kala, hep bir ağızdan geri sayımlar…

10…9…8

“0’’ la birlikte yükselen umut yüklü sevinç çığlıkları…

Ne çok özlemişiz eskiyi…

Mazide kalan güzellikleri…