Bir yangının ortaya çıkardığı gerçekler... (I)

20 Haziran Perşembe günü, Diyarbakır’ın Çınar, Mardin’in Mazıdağı ilçesi arasındaki bölgede tarım alanlarını etkileyen bir yangın çıktı. Diyarbakır’da 8 bin 100, Mardin’de 7 bin dönüm alanda hasara neden olan yangında 15 yurttaş hayatını kaybetti, 80’e yakın kişi yaralandı; geniş hububat tarlaları yandı ve bir çok besi hayvanı yanarak can verdi...
Bu olayda ilk akla gelen soru şu oldu:
Bölgede ulaşımı ve müdahaleyi olumsuz etkileyen ve yangının yayılmasını kolaylaştıran ormanlık arazi ya da ulaşımı güçleştiren coğrafi koşullar gibi etkenler olmadığı halde bu kadar uzun süre devam eden ve bu kadar büyük zarara yol açan bir yangın neden söndürülememişti?
***
Bu soru nedense medyada pek tartışılmadı...
BBC Türkçe muhabirinin bu soruyu sorduğu köylüler ise havadan müdahale yapılmamasının yangının geç söndürülmesinde en büyük etken olduğunu söylediler...
Bir köylü, muhabire, “Göksu Barajı buraya çok yakın ama neden havadan yardım gelmedi?” derken, bir diğer köylü, “Batı bölgelerinde çıkan yangınlara havadan müdahale edilirken hububat deposu olan bu bölgede neden havadan destek araçları yok?” sorusunu sordu...
Ancak bu sorunun cevabını kimse bilmiyordu.
***
Bugüne kadar kesin cevabı bulunamayan bir diğer soru ise yangının neden çıktığı sorusuydu...
Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Daire Başkanlığı tarafından yapılan ilk açıklamada yangının Dicle Elektrik şirketi (DEDAŞ) tarafından döşenen elektrik tellerinden çıkan kıvılcımların ekinlerin üzerine düşmesi sonucu çıktığı, 22.00’de itfaiyeye ihbarın gelmesinin ardından toplam 28 araç ve 108 personelle 280 ton suyun yangın alanına sevk edildiği belirtiliyordu...
Dicle Elektrik ise yangının elektrik tesisatından çıkan kıvılcımlardan değil özel mülk olan iki tarladaki anız yakımından kaynaklandığını savundu. Diyarbakır Valiliğinden yapılan ilk açıklama da “anız yangını”na işaret ediyor, bu açıklama Sağlık Bakanlığı adına yapılan açıklama ile örtüşüyordu...
Ancak olay yerinde incelemelerde bulunan İçişleri Bakan Yardımcısı Münir Karaloğlu, Bakanlık ve Valiliği yalanlayarak, “Yangın şu sebeptendir, diye bir tespitimiz yok” ifadesini kullandı.
***
Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) Diyarbakır Şubesi de yayımladığı inceleme sonucunda, yangın bölgesinde anız olmadığını ve hatların geçtiği güzergahlarda yangına karşı bir önlem alınmadığını açıkladı. Açıklamada şu saptamalar yer almaktaydı:

Yangının çıktığı yerin ekili olduğu, anızın olmadığı görülmüştür.
İletim hatlarında birçok noktada eklerin ve liflenmelerin olduğu tespit edilmiştir.
Direkteki OG (yüksek gerilim hatlarının, transformatörlerin kondansatörlerin ve anahtarlama cihazlarının aşırı akımlardan korunması için kullanılırlar) sigortalarının yerinde olmadığı, bunun yerine iletkenlerle bypass edildiği ve bu bağlantıların gevşeklikten dolayı arka sebebiyet verebileceği tespiti yapılmıştır.
Birçok direkte kırık izolatörlerin olduğu bu durumun atlamalara sebebiyet verebileceği teknik açıdan bir veridir.
OG (Orta Gerilim) hatlarda ekili tarım alanlarında ağaç direklerin mevcut olduğu, hatların geçtiği güzergahlarda direklerin etrafında yangına karşı bir önlem alınmadığı gözlemlenmiştir. (Direk diplerindeki otların mevcudiyeti vs.) 
OG hatlarının dibindeki ağaçların atlamaya sebebiyet verebileceği gözlemlenmiştir.
İzolatörlerdeki gevşek ve sıkı bağların tekniğine uygun yapılmadığı gözlemlenmiştir.
Şebekelerin bakım onarımı yapılmadığı teknik işletme sorumluluğu hizmetlerden yararlanılmadığı gözlemlenmiştir.
Parafudr (ani aşırı gerilim darbelerine karşı elektriksel sistemleri koruyan, normalde pasif olan, sisteme paralel bağlanan koruma elemanları) olmayışı aşırı gerilimlerin oluşmasına dolayısıyla ark oluşumuna sebebiyet vermektedir.”
Konuyla ilgili görüşüne başvurulan EMO Diyarbakır Şube Eş Başkanı Ufuk Bulut, yangın çıktığı söylenen bölgenin ekili alan olduğunu ve anız yakma işleminin ekili alanda olmayacağını belirtti.
(Devam edecek)