Barınma artık varlık yokluk meselesi

Milyonlarca insanın uzun bir zamandır yaşayıp da ülkeyi yönetenlere bir türlü duyuramadığı kriz daha başka türlü anlatılamazdı. Gayrimenkul ilanlarının yeraldığı internet sitelerinde, gazete ve televizyonlarda gündeme getirilen, yargıyı neredeyse kilitleyen, sosyal medya hesaplarında feryada dönüşen barınma sorununu Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan, kendini örnekleyerek çarpıcı bir dille aktardı ve söyledikleri gündem oldu. Dile getirdi getirmesine ama epeyce bir soru işareti de uyandırdı.
Önce ne dediğine bakalım:
"Kiralarda Türkiye’ye özgü bir artış söz konusu. Cumhurbaşkanımız ve Cumhurbaşkanı Yardımcımız da bu konunun üzerinde çok duruyorlar. Bir insanın 10 evi olmamalı, 10 insanın bir evi olmalı. Ev ve gıda çok önemli. Sağlık konusunu devletimiz çok oldu çözeli. İstanbul, Manhattan’dan pahalı olur mu? Biz İstanbul’da ev bulamadık. Müthiş pahalı. Annemlere yerleştik, onların yanında kalıyoruz"
Dünyanın en büyük sigorta şirketlerinden biri olan ABD'li March Mc Lennan'ın Yönetim Kurulu üyeliği yaparken yılda 1 milyon dolar kazandığı, Merkez Bankası Başkanı olarak da ayda 161 bin lira aldığı ortaya çıkan Hafize Gaye Erkan’ın İstanbul’da kiralayacak ev bulamaması hayret verici bir durumdur. Merkez Bankası başkanının bu maaşla ve ABD’deki bu kariyerle tutamadığı evi, milyonlarca İstanbullu nasıl bulacaktır?
Erkan’ın nasıl bir kriteri vardır ki, ABD’deki birikimi ve maaşı bir kiraya yetmiyor. Ya standartları çok çok yüksek –ki İstanbul’da aylık kirası 75-150 bin lira olan evler dahi var- ya da İstanbul’daki barınma sorunu tahminlerimizin de ötesinde... Acaba, ülkedeki barınma krizini yüksek makamlara duyurmak için mi kendisini örnek gösterdi. Niyetinin ne olduğunu bilemeyiz ama bildiğimiz bir şey var ki; o da barınma ihtiyacının sözcüğün tam anlamıyla insani krize dönüştüğüdür.
Geçenlerde bir sosyal medya paylaşımında mahkeme kararına yer veriliyordu. Kira anlaşmazlığı nedeniyle açılan davada, kiracı emekli maaşının ev sahibinin istediği artışı karşılamadığını söylüyordu. Evet, artık o kadar yoksullaştık o kadar mülksüzleştik ki, emekli olsun veya olmasın aldığımız maaşlar bir kirayı dahi ödeyemiyor.  
Erkan, sosyal konutların yapılması gerektiğini söylüyor ve “Bir insanın 10 evi olmamalı, 10 insanın bir evi olmalı” diyor.
Kendisi bir ara, fiyatların gerçekten inip inmediğini öğrenmek için TÜİK verilerine bakmayıp bilgi aldığı “Sadık Abi”sine bu durumu da sorsa artık 10 insanın bir evde yaşadığını görebilir.
Türkiye’de tapu sahibi olma devri çoktan kapandı. Tapusu olanlar eğer ki kentsel dönüşüm olgusu ile karşı karşıya iseler onlar da mülksüzleşiyorlar. Devir, birkaç ailenin aynı evde yaşamasını zorunlu kılıyor. Nitekim, İstanbul başta olmak üzere büyük şehirlerde evler oda oda kiraya veriliyor, bu da yetmiyor; ranza konulup bir oda birden fazla kişiye kiralanıyor. Mutfağın banyonun ortak kullanıldığı mekanlar dolayısıyla yeni bir yaşam tarzı ortaya çıkıyor.
Kent merkezleri, rantı yüksek bölgeler varsılların mülkiyetine geçerken yoksullar kenarlara püskürtülüyorlar. Dahası sadece düşük gelirliler değil orta gelir grubu da bütçesine uygun sağlıklı bir ev bulamaz halde.
Beka, beka diyip hamaset yapanlar işte bu mülksüzleşmeye ve yoksulluğa baksınlar.