Öncelikle; gerekçeleri ile ilgili tutarsızlıklar çok net olarak ortada dururken… Bu bağlamda YSK'nın seçim iptal gerekçeleri ile AKP yetkililerinin savunduklarının birbiriyle ilgisi bulunmazken… Siyasi bir kararın sonucunda; İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimi için bir kez daha 23 Haziran'da seçime gidiliyor… Ne yazık ki; verilen demokrasi mücadelesine karşın gelinen sonuç bu!

31 Mart seçimleri sonucunda 13 bin oyun üzerinde farkla seçimi kazanan CHP'li Ekrem İmamoğlu'nun 18 gün Belediye Başkanlığı görevini de yaptıktan sonra mazbatasının geri alınması durumu Türkiye kamuoyunun gözü önünde gelişti… Öyle ki; geçim, ekonomi, işsizlik açlık sınırı bir kenara bırakıldı ve dert İstanbul oldu…

Her ne kadar şimdilerde Partili Cumhurbaşkanı Erdoğan, 23 Haziran'da İstanbul Büyükşehirde sadece vitrin değişikliği olacak açıklamaları yapıyor olsa da bu bağlamda bir hiçleştirme çabası içerisinde olduğunu görmemek mümkün değil…

Erdoğan'ın önemsiz gibi ifade ettiği İstanbul Belediye Başkanını seçme konusunda, iki adayların karşı karşıya bir televizyon programı yapması bile bütün Türkiye'nin meselesi oldu…

Öyle önemsiz ki ekonomi unutuldu, sadece vitrini değiştirmeye çalışıyoruz!

Gelelim neredeyse tüm Türkiye'yi ekranlara bağlayan ve de Erdoğan'ın sadece vitrin olacak diye ifade ettiği İmamoğlu-Yıldırım programının soruları ve alınan yanıtlarına…

Sorulacak sorular vardı aslında çok da önemli… Yanıtsız kalan sorular ya da yanıtı pas geçilenler Yıldırım tarafından ve üzerine gidilmeyen sorular…

Kim çaldı yanıtsız kaldı…

Seçime eşit koşullarda gidilip, gidilmediği konusu…

Vali krizi sorulurken, İstanbul buluşmasını gölgede bırakan Kılıçdaroğlu'na linç girişimi… Oysa Yıldırım'ın bu konuda düşündükleri önemliydi…

Tüm dünya biliyor ki; Fetullah Gülen, her ne kadar bugün için 'kandırıldık' dense de AKP ile var olmuşken… Yıldırım'ın, FETÖ konusu sorulduğunda 'yurtlarında kalmadım, okullarında okumadım…' gibi konuyu hafifçe geçiştirmesinin üzerine zamansızlıktan olmalı! İkinci bir soru gelemedi…

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 31 Mart öncesi ile sonrası arasında söylemlerinde dikkat çeken 'softlaşan' farklılıklar…

Millet-Zillet- terörist- beka konuları gayet yumuşak geçildi…

31 Mart'tan sonra İstanbul'a mitil atacakların mitili nereye attıkları…

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve bazı AKP'lilerin ortaya attıkları Pontus konusu… Oysa bu konu ile CHP İstanbul Belediye Başkan Adayı Ekrem İmamoğlu'nun üzerine fazlasıyla gidildi ve ciddi yıpratma çabaları gözlendi…

Özetle bugüne kadar konuşulanlar bile konuşulmadan yapılan düellonun, tek sürprizi program sonunda çektirilen fotoğraf oldu!

Demokrasinin tıkır tıkır işlediği memleketimizde! İstanbul'un iki farklı partiden adayının aynı kareye girmiş olmasına mutlu olan bir millet olduk ya! Ne mutlu bize!