Sivrice Meslek Yüksekokulu (MYO) Arıcılık Programı Öğretim Üyesi Prof. Dr. İsmail Seven ve ekibi tarafından yürütülen projeyle bal arılarında verim kaybına neden olan nosema hastalığıyla mücadeleye yönelik çalışma yapıldı.

Yaklaşık bir yıl süren çalışma sonucu moleküler tanı yöntemiyle nosema hastalığı bulunan arılara farklı dozlarda gallik asit verilerek bunun iyileştirici etkisi test edildi.

"YAPACAĞIMIZ UYGULAMALAR DOĞRUDAN VERİMİMİZİN SEVİYESİNİ BELİRLEMEKTE"

Prof. Dr. Seven, Türkiye'nin hem coğrafi hem de ekolojik açıdan arıcılığa çok elverişli olmasına rağmen arı hastalıklarıyla senkronize ve etkin mücadele edilememesi gibi nedenlerle kovan başı bal üretiminin dünya ortalamasının altında olduğunu söyledi.

"Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü verilerine göre Türkiye, arı varlığı bakımından dünyada 3'üncü sırada olmasına rağmen kovan başı 11,3 kilogram bal üretimi ile dünya ortalamasının (17,4 kilogram) altında kalıyor." diyen Seven, balda verim kaybına neden olan nosema hastalığının önüne geçilmesini hedeflediklerini ifade etti.

Arılarda daha çok "varroa" olarak bilinen asıl ismi varroa jacobsoni oudemans olan parazit türü ve bir protozoon hastalığı olan nosema görüldüğünü dile getiren Seven, bu hastalıkların bal verimini önemli ölçüde düşürdüğünü kaydetti.

Seven, şunları söyledi:

"Dünya bal verimi açısından düşünüldüğünde ortalamanın altında kalmamızın sebepleri arasında bölgeye uygun eko tip arının (o bölgenin saf arısı) kullanılmaması, yapılan ilaçlamaların senkronize olarak gerçekleştirilmemesi, alınan ikinci el malzemelerin sterilizasyonuna dikkat edilmemesi, hastalıklarla mücadelede etkisiz kalınması, genç ana arılarla çalışılmaması gibi faktörler yer alıyor. Bunların yanı sıra ilkbaharda ve kışlatmada yapılacak uygulamalar doğrudan bal verimimizin seviyesini belirlemekte. Dolayısıyla arıcılarımızın bu konularda dikkatli olması gerekiyor."

GALLİK ASİT ORGANİK BİR ÜRÜN

Seven, daha çok ilkbaharda görülen nosemanın yaz aylarında özellikle nemli bölgelerde de görülebildiğini ve sindirim sistemini etkileyerek arının ölmesine neden olduğunu belirterek, hastalıklarla mücadelede arıcıların farklı materyaller kullandığını ancak bunların hiçbirinde bir standart olmadığını, etkilerinin bilimsel olarak ortaya konulmadığını kaydetti.

Varova ile mücadelede piyasada ruhsatlı ilaçlar olduğunu ancak nosemaya yönelik herhangi bir ruhsatlı ilaç olmadığını dile getiren Seven, birkaç yıl öncesine kadar arılarda nosema hastalığı ile mücadelede dünya çapında kullanılan fumagillin etken maddeli ilaçlar olduğunu ancak bunların balda kalıntı bırakması nedeniyle hem Türkiye'de hem de Avrupa Birliği ülkelerinde yasaklandığını belirtti.

Seven, şunları söyledi:

"Balda zararlı kalıntı bırakmayan bir ilaç üretilmesi noktasında organik bir ürün olan gallik asidin nosema hastalığını iyileştirici etkisini bilimsel olarak dünya çapında ilk defa ortaya koyduk. Yaptığımız çalışmada DNA izolasyona ve multiplex PCR testi ile hastalık tespit edilen arılardan elde edilen nosema sporlarını besi yerlerinde çoğaltarak, arıları hastalık yapacak düzeyde bireysel olarak elle beslemek suretiyle enfekte ettik. Son olarak hasta arıları gallik asit formülasyonları ile tedavi etmek suretiyle pozitif sonuç elde ettik. 25, 50 ve 100 mg/kg dozlarında gallik asit kullandık. Doz artışına paralel olarak nosema spor sayısında önemli düzeyde düşüş tespit ettik. Bu sonuç gallik asidin iyileştirici etkisinin kanıtıdır."

Seven, arı hastalıklarıyla mücadelede etkili ve yeterli bir mücadelenin sergilenmesi halinde Türkiye'de bal veriminin dünya ortalamasının üzerine çıkacağına inandığını söyledi.

"Gallik asit, balın bileşiminde de bulunan organik bir üründür ancak bunun elde edilmesi, saf hale getirilmesi ve dozajının ayarlanması gerekiyor. Yaptığımız araştırmalarda gallik asidin nosema tedavisinde pozitif sonuçlarını elde ettik, bundan sonraki çalışmalarımızda bunun arı ve arıcılık ürünleri bakımından etkinliğinin tam olarak ortaya konulması ve en etkili dozunun tespitinin yapılması sağlanacaktır. Bu amaçla yine TÜBİTAK'a projemizi sunduk. Tüm bu veriler ışığında hazırladığımız yeni proje ile gallik asidin ruhsatlı bir ilaç haline dönüştürülmesine yönelik çalışmalarımız devam ediyor. Şu anda görünen o ki gallik asit, nosema ile mücadelede arıcılarımızın elini güçlendirebilecek bir ürün. Sonuç olarak bundan sonraki süreçte bu hastalıkla mücadelede arıcılarımıza bir çözüm sunmayı, arıcılarımızın eline nosema ile iyi bir savaşım aracı (ruhsatlı bir ilaç) vermeyi hedefliyoruz.”

"VERİMİ ARTIRMAK İÇİN TEKNİK ARICILIĞIN GEREKLERİNİ YERİNE GETİRMEMİZ GEREKİYOR"

Seven, arı hastalıklarıyla mücadele kadar bu tür hastalıkların ortaya çıkmasına neden olan faktörlere karşı etkisiz kalınmamasının da bir o kadar önemli olduğuna dikkati çekerek, tüm arı yetiştiricilerinin bir eğitim sürecinden geçmesinin çok faydalı olacağını belirtti.

Verimin artırılması için teknik arıcılığın gereklerinin yerine getirilmesi gerektiğini ifade eden Seven, bu konuda arıcıların danışabileceği Tarım ve Orman İl müdürlüklerinde arıcılık konusunda uzman personelin bulunduğunu söyledi.

Seven, üniversiteler olarak da dönem dönem eğitim programları düzenlediklerini dile getirerek, "Burada biraz daha teknik bilgi ve beceriyle, bilime, bilimin sunduğu yeni çözüm önerilerine önem vermemiz gerekiyor." ifadesini kullandı.

Kaynak: AA