Ebru APALAK

Ankara İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG) bugün başkentte Madenci Anıtı’nın önünde asgari ücrete ilişkin basın açıklaması yaptı. Açıklamaya Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi Diyarbakır milletvekili Sevilay Çelenk, Türkiye İşçi Partisi ve SoL Parti’nin de aralarında olduğu birçok siyasi parti ve oluşum katıldı.

Ankara İSİG’in 11 Aralık’ta başlayacak asgari ücretin belirleneceği görüşmelerden önce yaptığı açıklamayı Ankara İSİG Meclisi üyesi Kansu Yıldırım okudu. Yıldırım, “Ekonomide Rasyonele Dönüş” programıyla sermayenin işçi sınıfını hedef aldığını ileri sürdü. “Türkiye Yüzyılı”nda işçilerin kemerini daha fazla sıkmayacağını söyleyen Yıldırım, bütün emekçileri “sağlıklı ve güvenli işyerleri, insan onuruna yakışan ücretler, emeği hakkında söz söyleme iradesi göstermek için” mücadele etmeye çağırdı.

“TÜRKİYE İŞÇİ SINIFI YOKSULLAŞTI”

Yıldırım, ekonomik krizin faturasının işçilere kesildiğini belirterek, asgari ücrete ilişkin “emek ve sermaye arasındaki güç dengesinin büyük arenasıdır” dedi. Asgari ücretin Türkiye’deki işçilerin ortalama ücreti durumuna gelmesini eleştiren Yıldırım, özel sektörde çalışan işçilerin yüzde 70’inin asgari ücretle çalıştığına dikkat çekti. Tarım, tekstil, deri gibi sektörlerde birçok işçinin asgari ücret almadığına işaret etti. Asgari ücretteki artış miktarının önemli olmadığını vurgulayarak, şu ifadeleri kullandı:

“Önemli olan fiili ücretler ve gelir düzeyidir. Bugün, tüm emek gelirleri resmi enflasyona hapsedilmiştir. Neoliberal politikalar sonucunda sendikacılık ve toplu pazarlığın etkisi azaltılmış, ücret eşitsizliği ve yoksul çalışan sayısı artmış, asgari ücret resmi enflasyonun üzerinde artmasına rağmen sınıflar arası gelir bölüşümü giderek bozulmuş ve Türkiye işçi sınıfı yoksullaşmıştır.”

ANKARA İSİG:ASGARİ ÜCRET TESPİT KOMİSYONU İŞÇİLERİ TEMSİL ETMİYOR

Asgari ücreti belirleyen bürokrat ve iktidara yakın sendikaların ücrete yalnızca parasal olarak baktıklarını ancak işçiler için ücretin “sosyal, ekonomik, siyasal ve sağlık boyutlarından oluşan bir işçi sağlığı meselesi” olduğunu kaydetti. Ücret belirlenirken sendikacılığın ve toplu pazarlığın etkisinin azaltıldığını belirten Yıldırım, açlık sınırının referans alınmasını eleştirdi. Genel seçimlerden sonra “Ekonomide Rasyonele Dönüş” programıyla ekonomik sorunların ücretlerin baskılanarak ve işsizliğin artırılarak çözülmeye çalışıldığını söyledi.

Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nda patronlar çoğunlukta olduğu, en çok üyesi olan konfederasyon masaya oturduğu ve çoğunlukla hükümetin aldığı siyasi karar usulen görüşüldüğü için Komisyon’un işçileri temsil etmediğini dile getirdi. Asgari ücret üzerinde uzlaşma sağlanamaması durumunda işçilerin başta grev olmak üzere tüm hak arama yollarının kapalı olduğunu belirtti.

ANKARA İSİG’İN TALEPLERİ NELER?

Yıldırım, Ankara İSİG’in hükümetten taleplerini şöyle sıraladı:

-İşçilerin örgütlenme iradesinin, sendikal hak ve özgürlüklerinin üzerindeki yasal ve fiili baskılar kaldırılmalı,

-Emek gelirlerindeki artış özgür pazarlık ortamında ve millî gelir artışından pay alarak belirlenmeli, baskılanmış ve yönlendirilmiş resmi enflasyona göre hesaplamaya son verilmeli,

-Ücretlerin dibe doğru baskılanmaması için emekli aylıkları da dahil olmak üzere tüm ücret düzeylerinin asgari ücret düzeyinde artışı sağlanmalı,

-Asgari ücret belirlenirken Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) makyajlı ve şeffaf olmayan enflasyon verileri değil, işçilerin kiralarda, sokakta, markette, pazarda karşılaştığı gerçek enflasyon dikkate alınmalı,

-Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun antidemokratik yapısı değiştirilmeli, uyuşmazlık durumunda grev başta olmak üzere sendikal hak arama yolları açık tutulmalı,

-Sendikalar ve konfederasyonlar asgari ücret görüşmelerini görev savma süreçleri olarak görmekten vazgeçmeli; gerçek bir mücadele programı ve pratiği ortaya koymalı.

BELEDİYE İŞÇİSİ SAĞLAM:AÇLIK SINIRINDA ÇALIŞMAK KADERİMİZ OLDU

Açıklamaya belediye, inşaat ve temizlik işçileri de katıldı. Söz alan belediye işçisi Kâmil Sağlam, açlık sınırında yaşamayı reddettiğini söyledi. Sağlam, TÜİK’le Enflasyon Araştırma Grubu’nun açıkladığı enflasyon verilerinin birbirinden farklı olduğuna dikkat çekti. “Yüksek enflasyon gerçeğini yok sayarak imzalanan toplu iş sözleşmeleri nedeniyle açlık sınırında çalışmak bizlerin kaderi oldu” diyen Sağlam, artık borcu borçla kapatamadıklarını kaydetti. Belediye işçilerinin yoksulluk sınırının altında çalışmayı kabul etmediğini vurgulayan Sağlam, sendikaların açıkladığı yoksulluk sınırının tüm belediye işçilerinin net taban ücreti yapılmasını talep etti. Bütün belediye işçilerinin norm kadroya alınmasını, ek tediyelerin kamuda çalışan işçilere ayrımsız bir şekilde verilmesini, haksız şekilde işten çıkarmaların sona erdirilmesini, iş davalarının bölge idare mahkemelerinde görülmesini ve işçilerin davayı kazanmaları hâlinde işlerine kesin olarak dönmelerini istedi.

Editör: Sezer Ç.