AKP’de Ekonomik Kriz Korkusu...

AKP’nin doların yükseliş rallisini durdurabilmek için gündeme getirdiği “ekonomide nass politikası” artık mazide kaldı...

Bilindiği gibi bu politika, banknot matbaasını aşırı mesai yapmaya zorlayarak enflasyonu körükleyince bu kez piyasada “fiyat rallisi” başlamış...

yince bu kez piyasada “fiyat rallisi” başlamış... Bu da geçtiğimiz yapılan Cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimleri öncesi Merkez Bankası’nı faizleri adım adım yükseltmeye zorlamıştı.

***

Ancak “seçim ekonomisi”nin de sınırları vardı... Nitekim, Hazine’nin kaynakları seçimlerin öncesinde toplumun alt ve orta kesimlerine bir nefes aldırabilmek adına sonuna kadar zorlanmıştı...

Bunun arkasından bir “kemer sıkma” döneminin geleceği belliydi.

***

Ekonominin başına Mehmet Şimşek ve ekibinin getirilmesinin “esbabı mucibesi” buydu...

Hatırlanacağı üzere Batılı finans çevrelerinin gözdesi olarak göreve gelen Mehmet Şimşek geçmişte uzunca bir süre ekonominin başında bulunmuş, ancak “nass politikası” gündeme gelince “kemer sıkma politikası”nı savunduğu için hem ekonomi yönetiminden hem de siyasetten çekilmek zorunda kalmıştı...

Şimdi tekrar kendisine tekrar görev verilmesi, onun da bu görevi kabul etmesi, işine kaldığı yerden devam edeceği anlamına gelmekteydi.

***

Peki ama bu görev geçmişte bir biçimde görevi bırakmak zorunda kalan Şimşek yerine aynı politikayı izleyecek başka birine verilemez miydi? O takdirde hiç olmazsa Cumhurbaşkanı Erdoğan geri adım atmış olarak görülmezdi...

Öyle olmadı; çünkü bu yapılsaydı “Batılı ekonomi çevrelerde” doğmuş bulunan güvensizlik büyük ihtimalle devam eder giderdi...

Şimşek’in göreve getirilmesi ve Merkez Bankası’nın başına Batılı finans çevreleri tarafından iyi tanınan bir bankacılık uzmanının geçirilmesi, “güven meselesi” ile yakından ilgiliydi.

***

Şimşek’in tekrar göreve geldiği dönemden bugüne kadar yaşananlar, Batılı finans çevrelerinde ortaya çıkmış bulunan tereddütlerin tamamen giderilemediğini gösteriyor...

Öte yandan Suudi Arabistan ve Körfez ülkelerinden beklenen kaynak girişinin halen gerçekleşmemesi, bu meselenin bir an önce çözülmesini zorunlu hale getiriyor...

Bu arada yerel seçimler de kapıya dayanmış bulunuyor.

***

Bu gelişmeler sonucunda AKP iktidarı bir ikilem ile karşı karşıya kalmış durumda...

Ya Batılı çevrelere güven verebilmek için geçtiğimiz yıl seçimler sırasında ertelenen kemer sıkma politikaları acilen yürürlüğe konulacak, ya da musluklar bir kez daha açılacak..

Bu da Batılı finans kaynaklarında doğmuş bulunan güvensizliğin devamına neden olacak!

***

Merkez Bankasının, sıcak para kuruluşlarını yatırıma ikna etmek için 11 Ocak’ta New York’ta gerçekleştireceği ‘Yatırımcılar Günü’ toplantısı, verilecek karar konusunda önemli bir rol oynayacak...

“50 trilyon dolarlık toplantı” başlığıyla duyurulan toplantıya, verilen bilgilere göre 200’den fazla ABD’li firma katılacak...

Toplantıda TCMB Başkanı Hafize Gaye Erkan yatırım fonlarının üst düzey temsilcileri ile bir araya gelerek onları ikna etmeye çalışırken, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek de çevrimiçi konferans yoluyla bu çabaya katkıda bulunacak.

***

Ancak bu toplantının sonucu ne olursa olsun işler kolay kolay yoluna girmeyecek...

Çünkü Batılı finans çevrelerine faizlerin artırılmaya devam edileceği yönünde verilecek garantinin hayata geçirilmesi durumunda ekonomi- nin acil ihtiyacı olan yatırımlar azalırken ekonomide durgunluk artacak. Bu da yerel seçimler öncesinde kemer sıkma politikalarının doğurduğu siyasi sorunların büyümesine yol açacak...

Ayrıca “sıcak para” gelse bile gelen paranın etkisiyle faizler yükselirken borsa şişecek; şişen balon patladığında ise “her şey eskisinden kötü olacak!”

Kısacası, AKP’yi telaşlandıran ekonomik kriz korkusu hiç de yersiz bir korku değil!