Ömer Çelik, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında yapılan Merkez Karar ve Yönetim Kurulu toplantısı ardından basın açıklaması yaptı. Çelik, toplantıda kongre süreciyle ilgili kapsamlı bir sunum yapıldığını söyleyerek, "Bu çerçevede Cumhurbaşkanımızın takdirine sunulan şöyle bir takvim söz konusu olacak; Ekim 2024 ile Ocak 2025 arasında belde ve ilçe kongrelerinin yapılması, Aralık 2024 ile Mart 2025 arasında il kongrelerinin yapılması; bütün bu takvimin mart ayı sonuna doğru yetiştirilmesi bekleniyor. Tabii gençlik kolları ve kadın kolları kongresi de söz konusu olacak. Mart ayı sonundan itibaren de gençlik, kadın kolları ve büyük kongreyle ilgili olarak takvim netleştirilmiş olacak. 21 Eylül 2024 tarihi itibarıyla 2 gün sürecek şekilde delege seçimleri takvimimiz söz konusu olacak. Yine 2 gün sürecek şekilde 12 Ekim 2024 tarihinde belde kongreleri söz konusu olacak. İlçe kongrelerimiz yine aynı tarihte 12 Ekim 2024 tarihinde, tabii bu uzun sürecek biraz, 93 gün kadar sürmesi söz konusu olacak. Daha sonra 28 Aralık 2024 tarihinde il kongrelerimizi başlatacağız. Ve bunun da 79 gün kadar sürmesi bekleniyor. Bu çerçevede bir takvim söz konusu olacak. Takvimde bazı ileriye doğru sarkmalar söz konusu olabilir. Yeni dönemde klasik teşkilat yöntemlerinin yanı sıra yeni bir takım teşkilat yöntemleri, teşkilatın vatandaşla buluşma yöntemleri, teşkilatçılığın topluma mesaj verme bakımından bir takım yeni yöntemler yeni modeller de çalışılıyor. Bunlar tabii MKYK’mızda değerlendirilecek" dedi.

‘EKONOMİ İLE İLGİLİ GÜNDEMİ YAKINDAN TAKİP EDİYORUZ’

Çelik, ekonomi ile ilgili gündemi yakından takip ettiklerini söyleyerek, "Burada ekonomi yönetimimize dönük olarak bakan arkadaşlarımızın istifa ettiği ya da içeride tartışmanın çıktığına dair bütün bu çıkan haberlerin hepsinin yalan olduğunu açık ve net bir şekilde size ifade etmek isterim. Bunlar spekülasyon amaçlı olarak gerçekleşiyor, bir kısmı dış kaynaklı bir kısmı iç kaynaklı. Ama gözüken o ki elde edilen pozitif sonuçlardan rahatsız olanların bu pozitif sonuçları sabote etmek üzere bir propaganda faaliyeti içerisinde olduğu görülüyor. Mücadele yöntemlerimiz de nettir bu konuda. Ama esas olan işimize bakmaktır. Milletin bizden taleplerine, vatandaşlarımızın bizden taleplerini yerine getirmektir. Bu doğrultuda biz yolumuza devam ediyoruz" diye konuştu.

Çelik, Diyarbakır annelerinin eyleminin 6’ncı yılına girdiğini hatırlatarak, "Diyarbakır Annelerin eylemleri dünyada vicdan eylemi olarak, çocuklarına sahip çıkmak isteyen annelerin eylemi olarak, çocuklarını terörden kurtarmak isteyen annelerin eylemi olarak dünyanın en yüksek çağrılarından bir tanesi olarak gündeme gelmiştir" dedi.

'SİYASİ REKABET HUSUMETE DÖNŞÜMEMELİDİR'

Çelik, Türkiye’yi bir takım kimlikçi tartışmaların içinde boğmak isteyen, geçmişle bugünü kavga ettirmek isteyenler olduğuna dikkat çekerek, "Bu son derece yanlış bir şeydir. Biz bu şekilde milletimizin hafızasında, gelecek nesillerde yaralı bilinç, bölünmüş bilinç yaratmaya çalışan her türlü tavrın karşısındayız. Bugün uzun bir devlet geleneğine sahibiz. Uzun bir tarihe sahibiz ve bu tarihin içinden süzülerek gelmiş gözbebeğimiz olan Türkiye Cumhuriyetimizle de geleceğe yürüyoruz. Dikkat etmemiz gereken iç cepheyi sağlam tutmak, iç bünyeyi sağlam tutmak. Siyasi rekabet olabilir; ama siyasi rekabet hiçbir zaman siyasi husumete dönüşmemelidir. Siyasi partiler olarak birbirimizin rakibiyiz, birbirimizin hasmı değiliz. Adlarımız farklı olabilir, meşreplerimiz mezheplerimiz aidiyetlerimiz farklı olabilir, isimlerimiz farklı olabilir; ama hepimizin soyadı Türkiye Cumhuriyetidir. Herkes Türkiye Cumhuriyeti’nde birinci sınıf vatandaştır. Türkiye’nin iç bünyesinde hastalık, bölünme herhangi bir şekilde virüs üretmeye çalışanlara karşı bu hassasiyetimizi en yüksek şekilde tutacağız" dedi.

'YARATILMAYA ÇALIŞILAN BÖLÜNMENİN TÜRKİYE'DE YERİ YOKTUR'

Çelik, "‘Atatürkçülük yapıyorum’ diyerekten vatandaşlarımızın bir kısmına, bir kısmının değerlerine saldıranlar da hem Atatürk’ümüze hem cumhuriyetin değerlerine saygısızlık yapıyorlar. Atatürk’e ve Atatürk’ü sevenlere karşı çirkin bir dil kullananlar da hem Atatürk’e, devletimizin kurucusuna hem cumhuriyetimizin değerlerine hem de geleceğimize dönük olarak asla kabul edilmesi mümkün olmayan bir saldırgan dil kullanmış oluyorlar. Burada yaratılmaya çalışılan bölünmenin ya da burada oluşturulmaya çalışılan fay hattının Türkiye’nin geleceğinde yeri yoktur ya da Türkiye’nin bugününde de yeri yoktur. İlk cumhurbaşkanımız devletimizim kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ten şimdiki Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a kadar yürünen bu süreçte ülkemizin büyümesi, kalkınması, bu meydan okumalar içerisinde yoluna doğru istikamette devam etmesi için büyük mücadeleler verilmiştir ve mücadele bu şekilde devam edecektir" dedi.

‘TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ GÖZ BEBEĞİMİZDİR’

Çelik, Kara Harp Okulu mezuniyet töreninde teğmenlerin yeminine ilişkin de şöyle dedi:

"Konuyu ikiye ayırmak lazım. Birincisi dikkat çeken husus biliyorsunuz ülkemizin tarihinde ve dünya tarihinde ilk defa kara, deniz ve hava kuvvetlerimizde 3 kız öğrenci birinci oldu. Biz ‘Türkiye Yüzyılı bir bakıma kadınların da yüzyılı’ diyorduk. Bu mottomuzun altını dolduran yaklaşımlardan, sonuçlardan bir tanesi oldu. Türk Silahlı Kuvvetleri göz bebeğimizdir. Türk Silahlı Kuvvetlerinin her zaman için vatan görevini yüksek bir şuurla ve disiplin anlayışıyla yapması esastır. Geçmişte ordunun üzerinden askeri vesayet üretilmesinin bir takım yabancı projeler çerçevesinde en çok Türk Silahlı Kuvvetlerine zarar verdiği görülmüştür. Tabii ki bu gençlerin bu mezuniyetlerinden, bu gençlerin Türkiye’nin geleceğine olan hizmetlerinden, Anadolu’nun her yerinden gelmiş o mezuniyet konuşmalarında milletimizin her türlü desteği vererek yetiştirdikleri, onların sevincini, vatandaşlarımızın takdir etmesi önemlidir. Bu görüntülerin neticesinde birilerinin yaptığı açıklamalara bakarak geçmişte yaşanmış bir takım kötü tecrübelerin anımsatılması, kötü tecrübelerin hatırlanması, demokratik hafızada iz ve yara bırakmış birtakım olayların gündeme gelmesi konusunda da demokratik haklarını kullanan vatandaşlarımızın eleştirileri de takdirle ve saygıyla karşılanmalıdır. Nihayetinde Türkiye’nin geçmişte yaşadıkları mevzulara bakınca tabii ki bu konuda dikkate davet etmeleri, titiz olunmasını söylemeleri, hassasiyet göstermeleri önemlidir."

'ESAS VATANSEVERLİK ANAYASAL DÜZENE SADAKATTİR'

Çelik, bir takım siyasetçi, aydın emekli askerin bu görüntülerle hükümete karşı bir mesaj verildiği yönündeki yorumlarının eski vesayet anlayışının diriltilmeye çalışıldığı meselesi olduğunu söyledi. Çelik, milletin kendi imkanlarıyla gözbebeği gibi baktığı Türk Silahlı Kuvvetleri'nin geleceği için yetiştirilmiş bu teğmenlere hakaret edilmesinin de kabul edilemeyeceğini belirterek, "Biz silahlı kuvvetlerin her zaman bu vasfının korunması gerektiğini söyledik. Bizim vesayet konusunda herhangi bir şekilde silahlı kuvvetlerin içine vesayet sokulması konusundaki hassasiyetimiz son derece yüksektir. Burada da şu kavramın altını sık sık çizdik; hukuk dışı vatanseverlik olmaz. Vatanseverlik hukukun içinde kalarak olur. Burada dikkatimiz yüksektir. Demokratik denetleme mekanizmaları en güçlü şekilde çalıştırılmaktadır. Herhangi bir vesayete herhangi bir yanlış uygulamaya müsaade edilmez. Bir takım emekli askerler, siyasetçiler, yazarlar haddini aşan şekilde 'hükümete kılıç çekti' dedikleri zaman onların kafasındaki eski Türkiye'deki vesayet unsurlarını diriltmek olduğunu, bunların kafasındakinin vatanseverlik olmadığını net bir şekilde görüyoruz. Bunların dışında normal mekanizmalar işlemektedir. Silahlı kuvvetlerin yeni mezunları ülkenin geleceği içindir. Göz bebeğimiz silahlı kuvvetlerimizin asli görevine odaklanması konusundaki hassasiyetimiz yüksektir. Her şey incelenir, değerlendirilir, bir disiplinsizlik varsa buna da bakılır. Burada dışarıdan söz söyleyerek bu görüntü üzerinden vesayet hortlatmaya çalışan bir takım emekli askerlerin, siyasetçilerin, yazarların tutumu da yanlıştır, genç arkadaşlarımıza hakaretamiz söylemler de yanlıştır. Burada esas vatanseverlik anayasal düzene sadakattir" dedi.

Kaynak: DHA