45 Günlük Ara Kime Yarayacak?

Ankaragücü, Dünya Kupası arasına aldığı puana sevinmeli mi yoksa kaçan galibiyete üzülmeli mi ikilemi içinde Eryaman Stadından ayrılarak başladı.

Rakip Trabzonspor geçen yılın şampiyonu ama ayrılan yıldızlarının yerini dolduramayan transferlerin sıkıntısını bu sezon çok çekeceğe benziyor. Ayrıca kadro kalitesi var ama sakatlıklar cezalar, oyun kurgusunu bir türlü oturtmaması yüzünden kendi sahasında da puan kayıpları yaşıyor. Son olarak evinde oynadığı Konya maçında hem 2 puanı hem de Bakasetas gibi Trezeguet gibi çok önemli iki silahı da uzatma dakikalarındaki kartlar yüzünden kaybetti.

Rakip ne kadar eksik olsa da kadro kalitesi olarak yine de Ankaragücü'nden daha iyi. Bencindeki oyuncuları da Abdullah Avcı'nın hamle gücünü rakibine oranla kat be kat artırıyor.

Şimdi Ömer Erdoğan'ı bazı dostlar haksız yere infaz ediyor. Bir kere adamın kurduğu kadro değil… Transferin son günlerinde bulabildiği 5 takviye yaptı. Bunlar da son derece iyi çıktı. Kısa sürede takıma adapte oldular. Tolga Ciğerci, daha ilk maçta 40 yıllık Ankaragücülü gibi oynadı. Varını yoğunu ortaya koydu ve hala devam ediyor. Haftalardır bırakın takımının, oynadığı her maçın en çalışkan futbolcusu oluyor. Gökhan Akkan'ın kalitesi belli, bir maçta kötü oynadı diye az kalsın aforoz ediliyordu. Trabzon maçında sakatlığı edeniyle kale Bahadır'a emanet edildi. Bahadır da yaptığı kurtarışlarla bir puanda büyük pay sahibi oldu. İki kaleci arasındaki rekabet, elbette ki Ankaragücü için büyük bir şans olacak. Kevin Malcuit, formayı aldığından beri geri vermeye hiç niyetli olmadığını gösterdi. Taylan'ın nasıl iyi bir futbolcu olduğunu Hatay maçındaki oyunuyla kanıtladı. Bir kötü performansla değerlendirilmemeli. Emre Kılınç'ın kalitesini kimse tartışamaz, ancak sakatlık ve moral-motivasyonu, uyum sürecini uzattı. Bence Katar 2022 en çok bu futbolcuya yarayacak.

Elindeki kadroyu doğru kullanan Ömer Erdoğan, yavaş yavaş kadrosunu oturttu, oyun sistemini de mücadele üzerine oluşturdu. Yani ligdeki kadro kapasitelerine göre yerini gördü ve herkesten çok mücadele ederek eksiklerini kapatmaya çalıştı. Allahtan elindeki kadro bu iş için biçilmiş kaftandı. Sağbekinden santraforuna kadar herkes,dişe diş mücadele konusunda elinden geleninde fazlasını yapmak için büyük efor sarfediyorlar.Tasos ve Zahidi de oyuna sonradan girerek katkı sağlamak için çok istekli olduklarını kanıtladılar. Hele Jese ve Emre böyle devam ederse, onları ilk onbirde görürsek şaşırmayalım. Marlon'un sakatlığıyla ilk kez Süper ligde oynayan Yasin Güreler, her geçen gün daha yararlı oynuyor. Formayı zor teslim eder.

Yenilgisizlik serisini 4 haftaya çıkaran Başkent ekibi, tıpkı rakibi gibi etkili pozisyon bulmakta zorlansa da artık canla başla mücadele ediyor, yenik duruma düşse de pes etmiyor, oyundan kopmuyor, eşitliği sağladığında da ısrarla galibiyeti arayan taraf oluyor. Son Kasımpaşa deplasmanı ve Trabzon maçları bu saptamaları da doğrular nitelikteydi.

Özellikle 90 +6'da Tasos'un yarattığı tehlikeden ve 90 + 8'de Zahid'nin şutundan sonuç çıksaydı son şampiyona, Antalya ve Adana Demirspor'dan sonra Ankara'da 3.yenilgiyi tattırmak işten bile değildi.

Onun için yazımın girişinde, Sarı-Lacivertliler güçlü rakibinden aldığı bir puana sevinmek yerine kaçırdığı galibiyete üzüldü dedim.

Ama haftalardır belirttiğim gibi yenemiyorsa yenilmemek her zaman önemlidir… Hele son şampiyondan bir puan almak da ekstraya girer, ekmek kadayıfı üzerindeki kaymak gibi.

Bu 45 günlük aradan, herkes sorunların giderilmesi konusunda medet umuyor ama olaylar ne getirir bilemeyiz.

Benim tek beklentim, her zaman takımının ardında dimdik duran ve her geçen gün artık çekişmeyi bırakarak yavaş yavaş tek bir yumruk olma yolunda ilerleyen Ankaragücü'nün 12.adamına, yani cefakar ve fedakar taraftarlarından. Onların birlik ve beraberliği sürdükçe, rakip takımların yüreklerine korku salmaya devam edecek, kazanan da hep Ankaragücü olacak.